7 Nisan 2023 Cuma

Yezid ve fitnelerle ile ilgili bir hadis-i şerif

 Ebû Hureyre (ra) şöyle demiştir:

— Ben kendisi (fıtraten) doğru sözlü (olan ve Allah tarafından) doğruluğu tasdik edilen Rasûlullah(sav)'in: "Ümmetimin ölümü Ku­reyş'ten birkaç gencin ellerindendir!" buyururken işittim.

Mecliste bulunan Mervân, Ebû Hureyre'ye:

  Gençler mi? diye sordu. Ebû Hureyre:

— İstersen Fulân oğulları, Fulân oğulları diye adlarını anabili­rim, dedi. (Buhari Menakıb/25)

 Ebî Şeybe'nin bir rivayetine göre Ebû Hureyre çarşıda pazarda gezer­ken: Yâ Rabb, beni hicretin altmışıncı yılına ve çocukların emirliği zamanına eriştirme! diye duâ edermiş. Şârih İbn Hacer, Fethu'l-Baride şöyle diyor: Ebû Hureyre'nin bu sözünde oğlancıkların ilk emareti, hicretin altmışıncı yılında vuku' bulacağına işaret vardır. Ve târihin seyri de bu suretle gerçekleşmiştir. Altmış târihinde Muâviye'nin--ilk defa velîahd ta'yîn ettiği- oğlu Yezîd, saltanat makaamına geçmiş ve dört sene hükümrân olarak türlü çirkinlikler İşlemiştir.

Taybî'nin bildirdiğine göre Rasûlullah (S) bir kerre ru'yâsında Mervân'ın babası Hakem ibn Ebi'1-Âs'ın çocuklarının, kendi minberi üzerinde top oynar gibi oynadıklarını görmüştü. Peygamber'in minberi, Nübüvvet ve Hilâfet Makaamı idi. Bu ru'yâ günün birinde Mervânîler'in Hilâfet Makaamı'na geçecek­lerinin ve ümmetin riyaset makaamını çocuk oyuncağına çevireceklerinin bir remzi idi. Ve böyle de olmuştur... Hakem, Rasûlullah zamanında işlediği çirkinlikler se­bebiyle Taife sürülmüş ve Mervân orada dünyâya gelmişti. Ebû Bekr ve Ömer zamanlarında da sürgün hayâtı yaşayan bu baba oğul, Osmân halîfe olunca -Hakem, Halîfe'nin amcası olduğundan- Medine'ye gelmelerine müsâade edil­mişti. Ve en sonunda Peygamber'in hadîsi gerçekleşerek, Mervân, Hilâfet Ma­kaamı'na geçmiş, Muhammed Ümmeti arasında türlü tefrikalara sebeb olmuştur (Tecrîd-i Sarih 9/342).

+ Huzeyfe ibnu'l-Yemân (R) şöyle diyordu: İnsanlar, Rasûlullah (S)'tan (geleceğe âid) hayır(lı işler)dan sorarlardı. Ben de (tersine İslâm Ümmeti'ne gelecek) şerden -o şerrin bana erişmesin­den korkarak- sorardım. Bu endişe ile bir kerre:

— Yâ Rasûlallah! Biz vaktiyle bir câhiliyet ve şerr (yânî şirk) için­de idik. Sonra Allah bize şu hayrı (Seni göndermek, İslâm temelleri­ni kuvvetlendirmek, şirk ve dalâlet temellerini yıkmak hayrını) getirdi. Bu hayır ve saadetten sonra gelecek bir şerr ve fitne var mıdır? diye sordum.

Rasûlullah:

— "Evet vardır" buyurdu. Ben:

— O şer ve fitneden sonra bir hayır ve iyilik var mıdır? dedim. Rasûlullah:

  "Evet, bir hayır ve iyilik vardır. Fakat onun içinde bâzı şerr ve fesâd dumanı, bulanıklığı bulunacak" buyurdu.

Ben:

— O hayrın dumanı (temizliğini bulandıran kiri) nedir? dedim. Rasûlullah:

  "O devrin âmirlerinden bir zümre, ümmeti benim hidâyetim (sünnetim) hilâfına idare edecekler. Sen o devrin âmir ve valilerin­den bâzılarının hareketlerini ma'ruf bulup tasvîb, bazılarının hare­ketlerini de münker bulup reddedeceksin" buyurdu.

Ben:

  (Yâ Rasûlallah!) Bu karışık hayır devrinden sonra, yine bir şerr ve fesâd devri gelecek midir? dedim.

Rasûlullah:

  "Evet gelecektir. O devirde birtakım dâîler (davetçiler) hal­kı cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların davetine icabet ederse, onu cehenneme atacaklar" buyurdu.

Ben:

  Yâ Rasûlallah! Bu da'vetçileri bize vasfet, dedim. Rasûlullah:

  "Onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle konuşurlar (hâlbuki gönüllerinde hayırdan eser yoktur)" buyurdu. Ben:

— (Yâ Rasûlallah!) O (uğursuz) devir bana yetişirse nasıl hare­ket etmemi emredersin? dedim.

Rasûlullah:

  "İslâm cemâatinden ayrılmaz ve onların devlet başkanlarına itaat eylersin" buyurdu.

Ben:

— Onların cemaatleri yoksa (bozgunculukla parçalanmışlarsa), başlarında devlet reisleri de yoksa? dedim.

Rasûlullah:

  "O fırkaların hepsinden ayrıl (evine çekil)/ Velev ki bu ayrıl­ma, bir ağaç kütüğünü ısırman suretiyle (meşakkatli) olsa bile, artık ölüm erişinceye kadar bu ayrılık üzere bulun" buyurdu. (Buhari manekıb/25)

Şerh: Huzeyfe, Rasûlullah'ın sırlarına vâkıf idi. Olmuş, olacak; bütün vakıaları, fit­neleri, münafıkları Rasûhıllah kendisine bildirmişti. Huzeyfe'nin, Peygamber'in sırr mahremi olduğuna, bu hadisi de delâlet etmektedir. Rasûlullah'ın mutlak surette hayır ve saadet olan zamanlardan sonra geleceğini haber verdiği fitne­ler, musibetler, hz. Osman'ın öldürülmesi ile başlamış; Cemel, Sıffîn, Kerbelâ, Harre, Ka'be'nin yıkılması faciaları birbirini ta'kîb etmiştir.

Bunlardan sonra geleceği bildirilen şerr ile karışık hayır devrini Kaadı Iyâz, Ömer ibn Abdülazîz'in halifeliği zamanıdır, demiştir. Bu sebeble Ömer ibn Abdilazîz, Emîru'l-Mü'minîn unvanı ile anılır. İdareyi tamâmıyle İslâm umde­lerine göre yürüttüğü için "İkinci Ömer" diye anılır ve iki buçuk seneye yakın halifeliği zamanı, Râşid Halîfeler devrine katılarak, hakîkî hilâfet devri kapa­nır. Bundan sonra Emaret ve Saltanat devirleri başlar.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder