10 Mayıs 2024 Cuma

Borçlanma konusunda titizlik göstermek

 

 

Borç konusunda titizlik göstermek 

Önce hadis-i şerife, sonra da açıklamasına bakalım:

Semüre (b. Cündüb) r.a şöyle demiştir:

Resûlullah (s.a.v.) bize hitab edip:

"Filan oğullarından burada kimse var mı?" diye sordu. Kimse cevap vermedi. Sonra tekrar;

"Filan oğulllarından burada kimse var mı?" dedi. Yine kimse cevap vermedi.

Resûlullah (s.a) üçüncü defa tekrar;

"Filan oğullarından burada kimse var mı?" buyurdu. Bu sefer bir adam kalkıp: Ben varım ya Resulallah! dedi. Hz. Peygamber:

"Önceki iki seferde niçin cevap vermedin? Şüphesiz ben sizin için sadece hayır anarım. Arkadaşınız, borcuna mukabil hapsedildi (cennete sokulmadı)" buyurdu.

(Semüre der ki:)

O adamı, arkadaşının bütün borçlarını öderken gördüm. Öyle ki, artık ondan bir şey isteyen hiç kimse kalmadı. (Ebu Davud Büyû’ 9, h.no: 3341, Nesâî Büyû’ 98)

Açıklama

Hz. Peygamber (s.a.v.) ve sahâbîler, bir cenazeyi defnetmek için gitmişlerdi.

Rasûlullah (s.a.v.) cemaate bir konuşma yapıp, falan sülâleden kimsenin olup olmadığını sordu. Kimsenin cevap vermemesi üzerine sorusunu üç defa tekrarladı. Nihayet bir adam kalkıp kendisinin o sülâleden olduğunu söyledi. Rasûlullah, ölen zâtın borçları yüzünden hapsedildiğini, cennete bırakılmadığını söyleyip onun borçlarının ödenmesini istedi. Adam da, cemaata sorarak, ölünün kime borcu varsa hiç bırakmadan hepsini ödedi.

Hadis-i şerif; insanlara olan borcun ne derece önemli olduğunu, ödenmeyen kul haklarının kişinin cennete girmesine mani olacağını göstermektedir. Bu konuda gelecek olan hadisler, konunun önemine daha çok açıklık getireceklerdir.

Allah (c.c), şirkten başka bütün günahları tevbe ile affettiği halde; kul borcunun affını, alacaklının affetmesine bağlamıştır. İleride gelecek olan hadiste belirtildiği üzere, zenginin, borcunu vermeyip savsaklaması zulümdür.

Borcunu ödemeyi istediği halde, imkânsızlığından dolayı ödeyemeyene, mühlet vermek alacaklılar için farzdır. Bakara sûresinin 280. âyetinde şöyle buyurulmaktadır: "Borçlu darda ise eli genişleyinceye kadar, ona mühlet verin. Bilmiş olasınız ki, borcu bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır."

Âlimler bu âyetle istidlal ederek, darda olan borçlu için mühlet vermenin farz, borcu tamamen bağışlamasının da müstehap olduğuna hükmetmişlerdir.

Aslında farzın nafileden daha üstün olduğu, ancak bir kaç şeyin bundan müstesna tutulduğu kaydedilir ve; darda kalanın borcunu bağışlamak mendûb, sevab olduğu halde, bunun vacib olan mühlet vermekten daha üstün olduğu ifade edilir.

Bir hadiste de Hz. Peygamber (s.a); "Darda kalan borçluya mühlet verene, her gün için sadaka sevabı vardır." buyurmaktadır.

Yine Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Her kimi, Allah'ın kendisini kıyamet gününün kederlerinden, sıkıntılarından kurtarması sevindirirse, darda olana mühlet versin ya da tamamen terketsin, alacağını bağışlayıversin"

Bazı Hükümler

1. İnsanlar, başkalarına olan borçlarını ödemede titizlik göstermelidirler.

2. Başkasına borçlu olarak ölen kişinin borcu onun cennete girmesine engel olur.

3. Ölen birisinin borcunun bir başkası tarafından ödenmesi caizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder