19 Mart 2023 Pazar

Tanrı bulamazlarsa ne yaparlarmış?

Ebû Recâ el-Utârîdî şöyle demiştir:

Biz taşlara ibadet ederdik. İbadet etmekte olduğumuz taştan daha ha­yırlısını (yânî daha güzelini) bulduğumuz zaman onu atar ve güzel olan diğerini alırdık. Taş bulamadığımız zaman ise topraktan bir miktar toplar, sonra davarı getirir ve o toprak yığınının üzerine süt sa­ğar, sonra da o yığına tavaf ederdik. Receb ayı girdiği zaman "Okların demirlerini çıkaralım" derdik. Artık kendisinde demir bulunan hiç­bir mızrak ve yine kendisinde demir bulunan hiçbir ok bırakmaz, mu­hakkak demiri çıkarırdık. Ve receb ayında bunları bir tarafa atardık. Yani kimse ile savaşmazdık.

Peygamber'in işi yayılıp meydana çıktığı zaman, ben ailemin develerini güden bir oğlandım. Onun (Mekke fethi ile) Kureyş'e gâlib çıktığını işittiğim gün, bizler kabilemizle ateşe, yalancı Museylime'ye kaçtık. (Buhari Meğazi/70)

Ebu Reca kimdir ve sonucu?

Ebû Recâ 611 yılında doğdu,723 yılında öldü. Adının Abdullah, babasının adının Milhân veya Abdullah olduğu da söylenir. Mekke’nin fethinden sonra müslüman olmuş, Hz. Peygamber’in vefatının ardından Medine’ye gidip yerleşmiş ve rivayete göre Hz. Ebû Bekir’le görüşmüştür. Daha ziyade Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn Abbas, İmrân b. Husayn ve Hz. Âişe gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiş, Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’den Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenip ezberlemiş, daha sonra da kendisinden yaşça küçük olan İbn Abbas’a arzetmiştir. Ebû Recâ’dan bir çok muhaddisler hadis rivayet etmiştir.

Kırk yıl imamlık yapmış olan, Kur’ân-ı Kerîm’i çok okumasıyla bilinen Ebû Recâ, muhadramûn ve dolayısıyla tâbiîn neslinin önde gelen âlimlerinden ve güvenilir hadis râvilerinden biridir. Hasan-ı Basrî kendisine soru sormak üzere gelenleri Ebû Recâ’ya gönderirdi. Ayrıca yaylaklarda deve otlattığını, İslâmiyet’in yayılması üzerine Hz. Peygamber’den korkarak yerlerini terk ettiklerini ve bu arada yalancı peygamber Müseylimetülkezzâb’a katıldıklarını, fakat kelime-i tevhidi kabul edenlere Resûlullah’ın hiçbir zarar vermediğini duyunca müslüman olduklarını anlatırdı.

Muhadrramûndan sayılan Ebû Recâ’nın cenaze namazında Hasan-ı Basrî ile şair Ferezdak da hazır bulunmuşlardır.

Muhadramûn Sözlükte “sünnet olmamak; nesebi karışık olmak” gibi anlamlara gelen hadrame kökünden türeyen muhadram kelimesi (çoğulu muhadramûn); hem Câhiliye devrinde hem İslâmî dönemde yaşamış, Hz. Peygamber hayatta iken veya vefatından sonra Müslüman olmuş, ancak onu mümin olarak görememiş kimseyi ifade eder. Buna göre muhadram, sahâbî veya tâbiî olduğu kesin şekilde bilinmeyen kişi olup Resûl-i Ekrem döneminde yaşadığı için ashap arasında yer alması gerekirken onu mümin sıfatıyla göremediği için sahâbeden sayılmamıştır.

Ne mutlu ona ve onun gibilere ki, gerçek ilahı bulunca putları terk ederek İslam dinini kabul etmişler, ne yazık o kimselere ki gerçeği görüp duydukları halde, “Biz atalarımızdan gördüğümüz yolu bırakmayız” diyerek, putperest olarak, gayri müslim olarak vefat edenlere!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder