Hz. Peygamber’in en azılı düşmanlarından biridir. Mekke’nin ileri gelenlerinden idi. kölesi Bilâl-i Habeşî’yi İslâm’ı kabul ettiği için kızgın güneş altında yatırır, büyük bir kaya parçasını göğsünün üzerine koydurur, İslâmiyet’ten vazgeçerek Lât ve Uzzâ’ya tapmaya zorlardı. İşkence gören müslümanların simgesi haline gelen Bilâl acılar içinde kıvranırken, “ ahad, Ahad -Allah birdir, Allah birdir” demekten geri durmamıştı.
Hazreti Peygamber (sav)in Medine’ye hicretinden sonra da Ümeyye’nin Hazreti Peygamber (sav)e ve İslam’a düşmanlığı devam etmiştir.
Bundan sonrası hakkında Buhari şöyle rivayet ediyor:
Abdullah ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Sa'd ibn Muâz umre yapmak için Mekke'ye gitmişti. Abdullah dedi ki: Mekke'ye vardığında Ümeyye ibn Halefin evine konuk olmuştu. Ümeyye de (ticâret) için Şam'a gittiğinde Medine'ye uğrar, Sa'd ibn Muâz'a konuk olurdu. (İkisi arasında bir dostluk vardı.) Ümeyye, Sa'd'a:
— Biraz bekle! Gündüz yarı olduğu ve insanlar kuşluk uykusuna daldığı zaman git Ka'be'yi tavaf et, dedi.
Sa'd bu suretle hareket edip vaktinde tavafa başladı. (Ümeyye, Sa'd'la beraber bulunduğu) bu sırada Ebû Cehl çıkageldi ve:
— Kâbe’yi tavaf eden şu adam kimdir? diye sordu. Sa'd da:
— Ben Sa'd ibn Muâz'ım, dedi. Ebû Cehl:
— Ey Sa'd, sen Kâbe’yi emniyetle tavaf ediyorsun. Hâlbuki siz (Medîneliler) Muhammed'le sahâbîlerini sığındırıyorsunuz (onlara yardım ediyorsunuz)! dedi.
Sa'd:
— Evet öyledir, diye Ebû Cehl'i karşıladı ve aralarında bir çekişme ve husûmet başladı. Bunun üzerine Umeyye, Sa'd'a:
— Ebû'l-Hakem'e (Ebû Cehl'e) karşı sesini yükseltme! Çünkü o, Mekke vâdîsi halkının seyyididir, dedi.
Sa'd-ibn Muâz, Ebû Cehl'e hitâb ederek:
— Eğer sen beni Ka'be'yi tavaf etmekten men' edersen, vallahi ben de sana (daha ağırım yapar, Medine'deki) Şâm ticâret yolunu keserim! diye haykırdı.
Bu sırada Ümeyye, Sa'd'a:
— Sesini yükseltme, demeye ve Sa'd'ı tutmaya başladı. Bunun üzerine Sa'd, Ümeyye‘ye öfkelenerek:
— Sen de (Ebû Cehl'i koruyarak) beni tutma, bırak! Ben Muhammed'den işittim ki, kendisi seni öldüreceğini söylüyordu, dedi.
Ümeyye:
— Beni mi? diye sordu. Sa'd:
— Evet seni, dedi. Bunun üzerine Ümeyye:
— Vallahi Muhammed bir şey söylediği zaman yalan konuşmaz, dedi de (korku ve heyecan içinde) dönüp karısının yanına gitti. Ve:
— (Yâ Ümme Safvân!) Yesribli kardeşimin bana ne dediğini bilir misin? diye yanıktı.
Karısı:
— Ne söyledi? diye sordu. Ümeyye:
— (Yesribli kardeşim) Sa'd: Muhammed'in Ümeyye'yi ben öldüreceğim dediğim işittim diyor, diye cevâb verdi.
Ümmü Safvân:
— Allah'a yemin ederim ki, Muhammed yalan söylemez! diye Sa'd'ın haberini teyîd etti.
(Bir müddet sonra Bedir günü gelince) Mekkelileri bir nidâcı çağırıp onlar da Bedir'e çıktıkları zaman, karısı Ümmü Safvân, kocası Ümeyye'ye:
— Yesribli dostun Sa'd'ın vaktiyle sana söylediği sözü hatırlamaz mısın? dedi.
Ümeyye de:
— (Vallahi Mekke'den çıkmam! diye) Kureyş ile Bedir'e çıkmamak istedi. Fakat Ebû Cehl, Ümeyye’ye:
— Sen Mekke vadisinin eşrafındansın, sen savaşa girme sadece bizimle bir iki gün olsun sefere katılıp yürü, deyip kandırdı
Ümeyye de onlarla iki gün yürüdü. Bedir savaşı sonrası Müslümanların zaferi ile neticelenince Ümeyye, eski dostu Sa’d ibn Muaz’dan kendisini esir almasını, dolayısıyla ileride fidye vererek kurtulmasını istedi. Tam bu sırada, Mekke’de iken kızgın kumların üzerinde işkence çektirdiği Bilal-i Habeşi onu gördü ve olanca gücüyle ´Ey Allah´ın Ensarı! İşte, küfrün başı Ümeyye b. Halef! O kurtulursa, ben kurtulmam’ diyerek bağırmaya başladı. Bunun üzerine sahabeler Ümeyye’nin etrafını kuşattılar ve kılıç darbeleriyle işini bitirdiler.(Buhari Menakıb/25) Bazı kaynaklarda onu Muâz İbn Afra, Hâricetu'bnu Zeyd ve Habîb ibn İsaf öldürdüler, denmektedir.
İşte Peygamber'in ilk gazvesinin Ümeyye'nin ölümüne vesîle olacağını vukû'undan evvel haber vermesi, Hazreti Peygamber (sav)in mucizelerinden biridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder