Bir kimse bir ihtiyaçtan dolayı samimi olarak ödemek niyetiyle borç alsa, onu ödemede Allah ona yardımcı olur. İşte hadis-i şerif:
عن عبد الله بن جعفر قال : قال رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم : " إن الله مع الدائن ، حتى يقضي دَيْنَهُ ، ما لم يكن فيما يَكْرَهُهُ الله " . حديث صحيح الإسناد .
“Allahü Teâlâ borcunu ödeyinceye kadar borçlu ile beraberdir. Ancak o borç, Allah’ın kerih gördüğü bir şey için olması müstesna.” (İbn-i Maceh/Ahkam, Dârimî Büyû’/55)
Durum bu ama gene de pek zaruri olmadıkça borç altına girmekten sakınmalı. Borcunu ödemeden ölmek ise daha kötüdür. Çünkü hak sahibi ahirette alacağına karşılık borçlunun sevaplarını alacaktır. İşte hadisler:
قال عليه الصلاة والسلام ( الدَّيْنُ رايةُ اللهِ في الأرضِ فإذَا أراد أن يُذِلَّ عبداً وَضَعَهُ في عُنُقِهِ)
“Borç, yeryüzünde Allah’ın bir bayrağıdır ki, Allah bir kulunu zelil etmek isterse, o bayrağı onun boynuna takar.” (Ahmed ve Hâkim İbn-i Ömer’den)
وعن أَبي قَتَادَةَ الْحارثِ بنِ ربعي رضي اللَّه عنه عن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أَنَّهُ قَام فِيهمْ، فذَكَرَ لَهُمْ أَنَّ الْجِهادَ فِي سبِيلِ اللَّه ، وَالإِيمانَ بِاللَّه أَفْضلُ الأَعْمالِ، فَقَامَ رَجلٌ فقال: يا رسول اللَّه أَرَأَيْت إِنْ قُتِلْتُ فِي سَبِيلِ اللَّه ، تُكَفِّرُ عنِي خَطَايَاىَ؟ فقال لَهُ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « نعَمْ إِنْ قُتِلْتَ فِي سَبِيلِ اللَّه وأَنْتَ صَابر مُحْتَسِبٌ ، مُقْبِلٌ غيْرَ مُدْبرٍ » ثُمَّ قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « كيْف قُلْتَ ؟ » قال : أَرَأَيْتَ إِنْ قُتِلْتُ فِي سَبِيل اللَّه ، أَتُكَفرُ عنّي خَطَاياي ؟ فقال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : «نَعمْ وأَنْت صابِرٌ مُحْتَسِبٌ ، مُقبِلٌ غَيْرَ مُدْبِرٍ ، إِلاَّ الدَّيْن فَإِنَّ جِبْرِيلَ قال لِي ذلِكَ » رواه مسلم .
Ebû Katâde Hâris İbni Rib’î radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbın arasında ayağa kalkarak, onlara, Allah yolunda cihadın ve Allah’a imanın amellerin en üstünü olduğundan bahsetti. Ashâbdan bir kişi ayağa kalkarak: “Ya Resûlallah! Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu şehitlik benim günahlarıma keffâret olur mu, ne dersiniz? diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, eğer sabrederek, karşılığını sadece Allah’tan umarak, cepheden kaçmaksızın Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına keffâret olur” buyurdu.
Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “Nasıl demiştin?” diye sordu. Adam: “Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu şehitlik benim günahlarıma keffâret olur mu, ne dersiniz?” demiştim.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, eğer sen sabrederek, ecrini sadece Allah’tan bekleyerek ve cepheden kaçmaksızın, Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına keffâret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana Cibrîl söyledi” buyurdu. (Müslim, İmâre 117)
عن مُحَمَّد بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَحْشٍ قَالَ: كُنَّا جُلُوسًا بِفِنَاءِ الْمَسْجِدِ حَيْثُ تُوضَعُ الْجَنَائِزُ وَرَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَالِسٌ بَيْنَ ظَهْرَيْنَا فَرَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَصَرَهُ قِبَلَ السَّمَاءِ فَنَظَرَ ثُمَّ طَأْطَأَ بَصَرَهُ وَوَضَعَ يَدَهُ عَلَى جَبْهَتِهِ ثُمَّ قَالَ: سُبْحَانَ اللَّهِ سُبْحَانَ اللَّهِ مَاذَا نَزَلَ مِنَ التَّشْدِيدِ، قَالَ: فَسَكَتْنَا يَوْمَنَا وَلَيْلَتَنَا فَلَمْ نَرَهَا خَيْرًا حَتَّى أَصْبَحْنَا قَالَ مُحَمَّدٌ فَسَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا التَّشْدِيدُ الَّذِي نَزَلَ، قَالَ: فِي الدَّيْنِ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لَوْ أَنَّ رَجُلاً قُتِلَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ عَاشَ ثُمَّ قُتِلَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ عَاشَ وَعَلَيْهِ دَيْنٌ مَا دَخَلَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَقْضِيَ دَيْنَهُ
Abdullah b. Cahş (r.a.)den: Mescidin avlusunda oturuyorduk. Bir cenaze oraya konmuştu. Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) de aramızda oturuyordu. Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) gözünü semaya doğru kaldırdı ve baktı. Sonra bakışını aşağı indirdi (başını önüne eğdi) ve elini alnına koydu. Sonra: “Sübhanallah! Sübhanallah! Ne şiddetli şey indi!” dedi. Biz o gün ve gecemizde hiçbir şey söylemeden, sormadan sustuk, bir hayır görmedik. Sabah olunca Muhammed b. Abdullah b. Cahş şöyle dedi: “Ben Rasûlullah’a “ O inen şiddetli şey ne idi?” diye sordum. “Borç” dedi ve devam etti: Muhammed’in nefsi elinde olan’a yemin ederim ki, bir adam Allah yolunda öldürülse (şehid olsa), sonra tekrar canlanıp yaşasa, sonra tekrar Allah yolunda öldürülse, sonra tekrar yaşasa ve üzerinde borç (olarak ölse) borcunu ödemedikçe cennete giremez” buyurdu. (Ahmed 5/289)
(يُغْفَرُ لِشّهِيدِالبر كُلُّ ذَنْبٍ إِلا الدَّيْنَ ولِشَهِيدِ البَحْرِ الذُنُوبَ وَالدَّيْنَ )
Ebû Ümame (r.a.)den: Resûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)den işittim: “Karada şehid olarak ölenin borcundan başka bütün günahları mağfiret olunur. Denizde şehid olanın ise hem günahları, hem de borcu mağfiret olunur.” (İbn-i Maceh Cihad/10)
عنَ أَبِي مُوسَى الأشْعَرِيَّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: إِنَّ أَعْظَمَ الذُّنُوبِ عِنْدَ اللَّهِ أَنْ يَلْقَاهُ بِهَا عَبْدٌ بَعْدَ الْكَبَائِرِ الَّتِي نَهَى اللَّهُ عَنْهَا أَنْ يَمُوتَ رَجُلٌ وَعَلَيْهِ دَيْنٌ لا يَدَعُ لَهُ قَضَاءً.
Ebu Musa el’Eş’arî (r.a.)den: Resulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah’ın nehyettiği kebairden (Büyük günahlardan) sonra, Allah katında günahların en büyüğü kulun, ödeyecek karşılık bırakmadan borçlu olarak ölmesidir.” (Ebu Davud)
عَنْ ثَوْبَانَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ مَاتَ وَهُوَ بَرِيءٌ مِنْ ثَلاثٍ الْكِبْرِ وَالْغُلُولِ وَالدَّيْنِ دَخَلَ الْجَنَّةَ
“Kim ki şu üç şeyden (Kibir, Amme malını aşırma ve borçlu olmaktan) beri olarak ölürse cennete girer.” (Tirmizi Sevban (r.a.)den, Dârimî Büyû’/51)
عَنْ سَلَمَةَ بن الاكوع رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، قَالَ : كُنَّا جُلُوسًا عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذْ أُتِيَ بِجَنَازَةٍ ، فَقَالُوا : صَلِّ عَلَيْهَا ، فَقَالَ : " هَلْ عَلَيْهِ دَيْنٌ ؟ " قَالُوا : لا ، قَالَ : " فَهَلْ تَرَكَ شَيْئًا ؟ " قَالُوا : لا ، فَصَلَّى عَلَيْهِ ، ثُمَّ أُتِيَ بِجَنَازَةٍ أُخْرَى ، فَقَالُوا : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، صَلِّ عَلَيْهَا ، فَقَالَ : " هَلْ عَلَيْهِ دَيْنٌ ؟ " قِيلَ : نَعَمْ ، قَالَ : " فَهَلْ تَرَكَ شَيْئًا ؟ " قَالُوا : ثَلاثَةَ دَنَانِيرَ ، فَصَلَّى عَلَيْهَا ، ثُمَّ أُتِيَ بِالثَّالِثَةِ ، فَقَالُوا : صَلِّ عَلَيْهَا ، قَالَ : " وَهَلْ تَرَكَ شَيْئًا ؟ " قَالُوا : لا ، قَالَ : " فَهَلْ عَلَيْهِ دَيْنٌ ؟ " قَالُوا : ثَلاثَةَ دَنَانِيرَ ، قَالَ : " صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ " . قَالَ أَبُو قَتَادَةَ : صَلِّ عَلَيْهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَعَلَيَّ دَيْنُهُ ، فَصَلَّى عَلَيْهِ.
Seleme b. Ekva’ (r.a)den: Resûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber oturuyorduk. Bir cenaze getirildi. ‘Ya Rasûlallah bunun üzerine cenaze namazı kıl’ dediler. Efendimiz: “bunun borcu var mı” diye sordu. “hayır” dediler. “Bir şey (mal) bıraktı mı” diye sordu. “Hayır” dediler. Onun üzerine namaz kıldı. Sonra başka bir cenaze getirildi. ‘Ya Rasûlallah bunun üzerine cenaze namazı kıl’ dediler. Efendimiz: “bunun borcu var mı” diye sordu. “Evet” dediler. “Bir şey bıraktı mı” diye sordu. “evet, üç dinar bıraktı” dediler. Onun üzerine de namaz kıldı. Üçüncü bir cenaze getirildi. ‘Ya Rasûlallah bunun üzerine cenaze namazı kıl’ dediler. Efendimiz: “Bir şey bıraktı mı” diye sordu. “Hayır” dediler. “Bunun borcu var mı” diye sordu. “Evet, üç dinar” dediler. “Adamınızın namazını kılınız” buyurdu. Ebu Katâde: “Ya Rasûlallah! Borçlarını ben üzerime alıyorum, siz namazını kılınız” dedi. Bunun üzerine onun üzerine de cenaze namazı kıldı. (Buhari Havale/1)
Ödemek niyetiyle borç alan kimsenin durumu bu olunca, hırsızların, yankesicilerin, kapkaççıların, devlet malını aşıranların durumlarını siz düşünün!
كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا شَهِدَ جَنَازَةً سَأَلَ هَلْ عَلَى صَاحِبِكُمْ دَيْنٌ فَإِنْ قَالُوا نَعَمْ قَالَ هَلْ لَهُ وَفَاءٌ فَإِنْ قَالُوا نَعَمْ صَلَّى عَلَيْهِ وَإِنْ قَالُوا لا قَالَ صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ فَلَمَّا فَتَحَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِ الْفُتُوحَ قَالَ أَنَا أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ فَمَنْ تَرَكَ دَيْنًا فَعَلَيَّ وَمَنْ تَرَكَ مَالا فَلِوَرَثَتِهِ
Ebu Hüreyre (r.a.)den: Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) bir cenazede bulunduğunda: “Bu adamın üzerinde borcu var mıdır?” diye sorardı. Eğer ‘Evet vardır’ derlerse: “onu ödeyecek kimse var mıdır?” diye sorar, eğer: “Evet” derlerse üzerine namaz kılardı; eğer: “Hayır, yok” derlerse: “Arkadaşınızın namazını kılınız” buyururdu. Allah fetihler sayesinde zenginlik verince Efendimiz: “Ben her mü’mine kendi nefsinden daha ileriyim, daha üstünüm. Bir kimse ölürken mal bırakırsa o mal kendi yakınlarına aittir. Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana aittir; yetimlere bakmak da benim görevimdir.” (Müslim, Cum’a 43. İbni Mâce, Mukaddime 7)
Açıklama: Bütün bu hadislerden şunu anlıyoruz: Peygamberimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) boçlu kimsenin cenaze namazını kılmamasının hikmeti; borcu ödemenin önemine dikkat çekmektir. Yoksa "borçlu ölen kimsenin cenaze namazı kılınmaz" anlamında değildir. Çünkü kendisi de vefat ettiğinde borçlu idi. İşte hadis:
عن عائشة رضي الله عنها أن رسول الله صلى الله عليه وسلم اشترى مِنْ يهودي طعاما ورَهَنَهُ دِرْعًا من حديد
Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir yahudîden, veresiye yiyecek (arpa) satın aldı. Rehin olarak zırhını verdi." (Buhârî, Rehn 2, 5, Müslim, Musâkât 124, (1603); Nesâî, Büyû 58)
Peygamber Efendimiz’in adı geçen yahudiye olan borcunu vefatından sonra Hz. Ebû Bekir ödemiş ve rehin bırakılan zırhı da geri alıp damadı Hz. Ali’ye teslim etmiştir.
Hadislerden Öğrendiklerimiz
1. Hz. Peygamber, hayatının sonuna kadar mütevâzî bir hayatı tercih etmiş, rehin bıraktığı zırhı karşılığında bir yahudiden borç almak zorunda bile kalmıştır.
2. Veresiye alış veriş yapmak câizdir.
3. Harb edilen yerde, yiyecek sıkıntısından dolayı alınan bir mal karşılığında satıcıya silah ve harp aleti rehin verilebilir. Düşmana silah ve harp aleti satmak ise câiz değildir.
4. Gayri müslimlerle alış veriş yapmak câizdir.
5. Sahâbenin zenginlerinden borç aldığı takdirde, para olarak arpanın bedelini veya kendi cinsinden dengini almak istemezler; o takdirde ben de minnet altında kalırım endişesi Peygamberimizi böyle hareket etmeye sevk etmiş olabilir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder