Ebu Saîd el-Hudrî'nin bildirdiğine göre; Hz. Ali Yemen'den Peygamberimiz Aleyhisselama dabaklanmış bir deri içinde daha toprağından temizlenmemiş altın cevheri de göndermişti. Peygamberimiz Aleyhisselam bu altın cevherini Uyeyne b. Hısn, Akra' b. Habis, Zeydü'l-Hayr ve Alkame arasında paylaştırdı. Peygamberimiz Aleyhisselamın altın cevherini paylaştırdığı sırada, bir adam: "Biz bu ihsana şu adamlardan daha müstahak idik!?" dedi. Adamın bu sözü Peygamberimiz Aleyhisselama erişince, Peygamberimiz Aleyhisselam: "Demek siz bana itimad etmiyorsunuz ha!? Halbuki, ben göktekilerin bile emîniyimdir! Sabah-akşam bana gökyüzünün haberi gelip duruyor!" buyurdu. Bunun üzerine, iki gözü çökük, yanağının elmacıkları çıkık, alnı yüksek, gür sakallı, başı traşlı, izarını yukarı çemremiş bir adam ayağa kalkıp: "Yâ Rasûlallah! Allah'tan kork!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam ona: "Yazıklar olsun sana! Ben, yeryüzündeki insanların, Allahtan korkmaya en lâyık olanı, en çok korkanı değil miyim?!" buyurdu. Bunun üzerine adam arkasını dönüp gitti. Halid b.Velid: "Yâ Rasûlallah! İzin ver de şunun boynunu vurayım!" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: "Hayır! Bunun, ileride namaz kılan bir kişi olması umulur!" buyurdu.
Halid b.Velid: "Namaz kılanlardan öyle kimseler var ki, onlar gönüllerinde olmayan şeyleri dilleriyle söylerler!" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ben halkın kalblerini açmaya, karınlarını yarmaya memur değilim!" buyurdu, sonra da o adam dönüp giderken, arkasından: "Şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, onlar her zaman Allah'ın Kitabını güzel sesle okuyacaklar, fakat Kur'ân'ın halâveti onların hançerelerinden ileri geçmeyecek! Onlar, ok avı süratle delip çıktığı gibi, dinden fırlayıp çıkacaklar! (Buharı, Sahih, c. 5,s. 110-111, Müslim, Sahih, c. 2,s. 741-742, 743.)
Eğer ben onların zamanına yetişmiş olsaydım, Semûd kavminin toptan helak olduğu gibi, muhakkak, bunları da toptan helak etmesini Allah'tan dilerdim!" buyurdu. ( Buhârî,c. 5,s. 111, Müslim, c. 2,s. 742)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder