Cebele bin Eyhem’e kısas hikayesi: (Öl. 20 / 641)
Suriye fethedilince oranın kalburüstü reislerinden Gassan meliki Cebele bin Eyhem Hz. Ömer’in hilafeti zamanında Müslüman olmuştu. Başında en değerli taşlarla süslenmiş bir tacı vardı. Kâbe’yi tavaf ederken Fezare oğulları kabilesinden bir Müslüman farkında olmadan kazara onun eteğine bastı. Cebele dönüp adama bir tokat atarak burnunu kırdı. Haksız yere canı yanan mazlum Müslüman durumu Hazreti Ömer’e şikayet etti. Halife Cebele’yi çağırdı ve vakayı bir de ona sordu. Hâlâ öfkesi yatışmamış olan Cebele:
Ey Mü’minlerin Emiri! O adam ayağıma bastı. Kâbe’ye hürmetsizlik etmemek için yine de kendimi tuttum; yoksa kılıcımla başını alnının ortasından ikiye bölecektim, dedi.
Hadiseyi sükûnetle dinleyen Halife, Cebele’ye şunları söyledi:
Yaptığını bizzat itiraf etmiş oldun. Şimdi o adamı razı etmen gerekir. Aksi takdirde senin ona yaptığını onun da sana yapması, yani burnunu kırması için emir veririm. Hayretten ağzı açık kalan Cebele kendisinin çok yüksek bir aileye mensup olduğunu, onlara kaba davrananın kim olursa olsun ölümle cezalandırılacağını söyleyince Hazreti Ömer, bunun cahiliye devrinde böyle olduğunu, ancak İslam’ın insanlar arasında seviye farkı gözetmediğini bildirerek “El’İslamü sâvâ beynennâs” (İslam insanlar arasını eşitledi. Bir Müslüman, bir Müslüman’dan ancak takvası ve dindarlığı bakımından üstün olabilir) dedi. Cebele: “Eğer İslam dini, asillerle avam halk arasında fark gözetmiyorsa İslamiyete veda edeceğini söyledi ve Kostantaniye’ye (İstanbul’a) kaçtı ve bir daha dönmedi. Hazreti Ömer hiçbir prens yada melik için İslam’ın kanunlarını değiştirecek değildi.[1]
Kader anlayışı:
Şam taraflarına giderken Surg denen yerde şiddetli veba salgını olduğunu duyunca buraya girmemeye karar vermesi üzerine Yanında bulunan “Ebû Ubeyde” (ra) kızarak: “Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” demesi üzerine Hz. Ömer: “Evet, Allah’ın bir kaderinden diğerine kaçıyorum. Senin iki tane deven olsa, birini bol otlu bir yere bağlasan ötekini de az otlu yere bağlasan, bunların hangisinin yediği kaderdir?” demiştir.[2]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder