Konuya girmeden önce
Münafık kime denir, özet olarak onu açıklayalım: içinden, kalbinden inanmadığı
halde çıkarı uğruna “Ben müslümanım” diyen, ara sıra camiye gelip namaz kılan,
gönlü ise kâfirlerle beraber olan kimsedir. Yani minareye benzerler. Dıştan baktığında
kalem gibi dosdoğrudur, içine baksan kıvrım kıvrımdır.
Onlardan biri hakkında aşağıdaki ayet nazil
olmuştur.
يَحْلِفُونَ بِاللّٰهِ مَا قَالُوا وَلَقَدْ قَالُوا
كَلِمَةَ الْكُفْرِ وَكَفَرُوا بَعْدَ اِسْلَامِهِمْ وَهَمُّوا بِمَا لَمْ
يَنَالُوا وَمَا نَقَمُوا اِلَّا اَنْ اَغْنَٰیهُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ مِنْ
فَضْلِهٖ فَاِنْ يَتُوبُوا يَكُ خَيْرًا لَهُمْ وَاِنْ يَتَوَلَّوْا يُعَذِّبْهُمُ
اللّٰهُ عَذَابًا اَلٖيمًا فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَمَا لَهُمْ فِى
الْاَرْضِ مِنْ وَلِىٍّ وَلَا نَصٖيرٍ
(Münafıklar) Bir şey söylemediklerine dair
Allah'a yemin ediyorlar. Hâlbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) Müslüman
olduktan sonra inkâr ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi
öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin
kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse, kendileri için hayırlı
olur. Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir
azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost, ne de bir
yardımcı vardır.(Tevbe/74)
Bu ayette üç konu işlenmektedir. A) (münafıklar) Allah'a yemin ediyorlar ve
"Biz böyle bir şey demedik." diyorlar. Halbuki o küfür kelimesini
kesinlikle söylediler.
Rivayet
olunduğuna göre; Hz. Peygamber, Tebük seferinde iki ay kalmış idi. Bu sırada
Kur'ân âyetleri iniyor ve sefere katılmayan münafıkları ayıplıyordu. Bu
âyetleri ordu içinde bulunan münafıklar da işitiyorlardı. Bunlardan biri olan
ve yukarıda da adı geçen Cülas b. Süveyd, "Eğer Muhammed'in Medine'de
bıraktığımız kardeşlerimiz, büyüklerimiz ve ileri gelenlerimiz hakkında
söyledikleri bu sözleri doğru ise biz eşşeklerden de kötüyüz." diye bir
söz kaçırmıştı. O mecliste hazır bulunan Âmir b. Kays el-Ensari "Evet,
vallahi Muhammed elbette doğrudur, sen de gerçekten eşşekten betersin."
demişti ve tartışma hemen Peygamber Efendimiz'e ulaşmıştı. Bunun üzerine
Cülas'ı huzuruna getirtti, Cülas da "Vallahi söylemedim." diyerek
yemin etti. Âmir de iftiracı durumuna düşmüştü, ellerini kaldırarak
"Allah'ım! Kulun ve Peygamberin olan Muhammed'e doğruyu tasdik edecek,
yalancıyı belli edecek âyet indir!" diye dua etti. Bu sebeple bu âyet
nazil oldu. Cüla s da "Allah Teâlâ, bu âyette tevbeyi zikrediyor. Gerçekten
de ben o sözü söylemiştim." dedi ve cidden tevbekâr oldu. Allah da
tevbesini kabul etti.
B) Ayrıca
başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah
ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar.
Tebük'ten
Medine'ye dönüşte münafıklardan on beş kişi, geceleyin karanlıkta bir yamacın
kıvrıldığı bir tepede Hz. Peygamber'i bineği üzerinde vurup uçuruma itmeye
ittifakla karar vermişlerdi. Ammar b. Yasir bineğin yularından çekiyordu,
Huzeyfe ibnil-Yeman da arkasından sürüyordu. Tam o sırada Huzeyfe develerin
ayak seslerini ve bir silah şakırtısı işitti, döndü baktı ki, yüzleri örtülü
bir grup üzerlerine doğru geliyor. Bunun üzerine Huzeyfe yüksek sesle
"Kendinize gelin, Ey Allah düşmanları, kendinize!" diye bağırınca,
onlar da korkup kaçarlar.
Müfessirler ayetin
(Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya
kalktılar) bu kısmından, şu olay
üzarine indiğini naklederler: Tebük'ten Medine'ye dönüşte münafıklardan onbeş
kişi, geceleyin karanlıkta bir yamacın kıvrıldığı bir tepede Hz. Peygamber'i
bineği üzerinde vurup uçuruma itmeye ittifakla karar vermişlerdi. Ammar bin
Yasir bineğin yularından çekiyordu, Huzeyfe ibnil-Yeman da arkasından
sürüyordu. Tam o sırada Huzeyfe develerin ayak seslerini ve bir silah şakırtısı
işitti, döndü baktı ki, yüzleri örtülü bir grup üzerlerine doğru geliyor. Bunun
üzerine Huzeyfe yüksek sesle "Kendinize gelin, Ey Allah düşmanları,
kendinize!" diye bağırınca, onlar da korkup kaçarlar.
Bu hadise üzerine (İttekı Şerre men ahsente
ileyh =kendisine iyilik yaptığın kimsenin şerrinden sakın) diye bir söz, ata
sözü haline gelmiştir. Ancak İslam ahlakına daha uygun olan söz: (İyilik yap,
denize at; balık bilmezse Hâlık ‘yaratan’ bilir) sözüdür.
C) Eğer tövbe
ederlerse, kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları
dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için
yeryüzünde ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.
Rabbimizin tevbe kapısı müşrikten başka herkese açık
olduğu halde, bu münafıklar, o nifakları üzere öldüklerinde, ayette ifade
edilen cezayı hak etmişlerdir. Değilse Allah kimseye zulüm etmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder