Bu bölümde Safvan bin Ümeyye’nin kim olduğunu, neler yaptığını ve sonunda nasıl af edildiğini anlatmaya çalışacağız.
a Mekkeli azılı müşriklerden Safvan b. Ümeyye, Bedir vakasından sonra arkadaşı Umeyr b. Vehb ile Hicrde gece oturup konuşmuşlardı. Umeyr: ! Vallahi eğer üzerimde olan ve ödeyecek karşılığı da bulunmayan borçla, benden sonra açlıktan ölmelerinden korktuğum çoluk çocuk olmasaydı, muhakkak gider, Muhammed'i öldürürdüm! Hem benim için, onların kabul edecekleri bir mazeret, bahane de vardır: Oğlum onların ellerinde Esirdir. 'Şu esir olan oğluma geldim' derim. Haber aldığıma göre; o çarşılarda da dolaşırmış" dedi. Umeyr'in bu sözleri Safvan b. Ümeyye'yi sevindirdi ve ona: "Senin borcun bana aittir. Senin adına, onu ben öderim! Çoluk çocuğuna da, kendi çoluk çocuğumla birlikte, sağ oldukları müddetçe bakar, geçimliklerini en geniş şekilde sağlarım… demiş. Bunun üzerine Umeyr Medine’ye gelmiş. Hz. Ömer bunu görünce: : "Ey Allah'ın Peygamberi! Şu Allah düşmanı Umeyr b. Vehb, kılıcını kuşanmış olarak gelmiş!?" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: "Onu benim yanıma gönder!" buyurdu. Hazreti Ömer onun elindeki kılıcı aldıktan sonra onu Hazreti Peygamber (s.)in yanına getirdi. Peygamberimiz Aleyhisselam, ona: "Ey Umeyr! Seni buraya getiren nedir?" diye sordu.
Umeyr: "Şu elinizde bulunan esir oğlum için geldim! Onun hakkında ihsanda bulununuz!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Öyle ise, şu boynunda asılı kılıcın işi ne?!" diye sordu.
Umeyr: "Allah kılıçların belâsını versin! Onlar bize ne sağladı, ne işimize yaradı ki?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, Umeyr b. Vehb'e: "Bana doğru söyle: Sen buraya ne için geldin?" diye tekrar sordu.
Umeyr: "Ben bundan başka bir şey için gelmedim! Ancak, esir oğlumun işi için geldim!" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam, ona: "Senin Hicr'de Safvan b. Ümeyye'ye koştuğun şart ne idi?" diye sorunca, Umeyr korktu ve: "Ben ona ne şart koşmuşum ki?!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet! Sen ve Safvan b. Ümeyye Hicr'de oturdunuz! Kureyş'ten, kuyuya atılan ölüleri andınız. Sonra da, sen: 'Eğer üzerimde borç olmasa, yanımda da geçindirilecek çoluk çocuk bulunmasa, muhakkak çıkar gider, Muhammed'i öldürürdüm!' dedin. Safvan da, beni öldürmene karşılık, senin borcunu ödemeyi ve çoluk çocuğunu geçindirmeyi üzerine aldı! Allah ise, yapacağın işle senin arana girdi, gerildi!" buyurdu.
Umeyr: "Sana bunu kim haber verdi?! Vallahi, yanımızda bir üçüncü kişi bulunmamıştı.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Bunu bana Cebrail haber verdi!" buyurdu. Bunun üzerine, Umeyr b. Vehb: "Ben şehadet ederim ki; sen, muhakkak Allah'ın resûlüsün ve doğrusun!
Yâ Rasûlallah! Biz, göğün haberinden, bize getirmiş olduğun şeylerde ve sana inen vahiyde seni yalanlardık. Bu işte, benden ve Safvan'dan başka kimse yoktu. Vallahi, bu haberi sana ancak Allah getirmiştir! Beni İslâmiyete hidayet eden ve işte şu yere sevkeden Allah'a hamd olsun!" dedikten sonra, hak şehadetiyle şehadet getirdi: "Ben şehadet ederim ki; Allah'tan başka ilah yoktur! Ve yine şehadet ederim ki; Muhammed, Allah'ın kulu ve resûlüdür!" dedi.[1]
Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam: "Kardeşinize, dinini iyice öğretiniz! Kendisine Kur'ân da okuyunuz, öğretiniz! Onun esirini de serbest bırakınız!" buyurdu. Buyruğu yerine getirildi. O da Mekke’ye döndü ve Müslüman olduğunu ilan etti. Safvan da, Umeyr ile hiç konuşmamaya ve kendisine hiçbir iyilik ve yardımda bulunmamaya yemin etti.
b) Safvan b. Ümeyye Bedir’de kaçıp ölümden ve esaretten kurtulmuştu.
c) Zeyd b. Desinne'yi, Safvan b. Ümeyye, babası Ümeyye'nin karşılığında öldürmek üzere satın almıştı. Zeyd b. Desineye: Ebu Süfyan: "Sana Allah adına and veriyor ve soruyorum: Şimdi yanımızda, senin yerine Muhammed bulunup da onun boynunu vurmamızı, senin ise ailenin içinde sağ salim yaşamanı arzu etmez misin?" dedi.
Zeyd b. Desinne: "Vallahi, ben ailem içinde sağ salim oturup da Muhammed (Aleyhisselam)'ın-değil sizin yanınızda, hatta şimdi bulunduğu yerde bile-ayağına bir dikenin batmasına razı olamam!" dedi. Safvan b. Ümeyye onu kölesi Nıstas'la Harem dışındaki-Ten'im'e gönderdi. Zeyd b. Desinne'yi Safvan'ın kölesi Nıstas şehit etti.
d) Mekke’nin fetih günü Hz. Bilal Kabe’nin üzerinde ezan okuyunca Safvan b. Ümeyye: "Allah'a şükürler olsun ki; bunları görmeden önce, babamı alıp götürdü!" dedi.
e) Halid b. Velid Mekke’nin fethinden sonra gördüğü bir rüya üzerine İslam’a gönlü ısınır ve kendi kendine: 'Acaba Resûlullaha kadar, bana kim arkadaş ve yoldaş olur?' der ve şöyle anlatır: Safvan b. Ümeyye’ye rastladım. Ona: 'Yâ Ebu Vehb! Sen bizim içinde bulunduğumuz durumu şöyle bir göz önüne getirsen ya? Biz, ancak, bir azınlık ve yiyinti halindeyiz! Muhammed ise, Araplara ve Arap olmayanlara galip gelmiş bulunuyor! Muhammed'in yanına gitsek de, ona tâbi olsak olmaz mı? Çünkü Muhammed’in şerefi, bizim için de bir şeref teşkil eder!' dedim.
Safvan, bu teklifime, karşı koymanın en ağırı ile karşı koydu ve: 'Kureyşilerden, benden başka hiç kimse kalmasa, yine de ben ona hiçbir zaman tâbi olmam!' dedi.
f) Mekke’nin feth günü, Safvan b. Ümeyye, İkrime b. Ebu Cehil ve Süheyl b. Amr, bütün Mekke halkını Peygamberimiz Aleyhisselamla çarpışmaya davet ettiler. Peygamberimiz Aleyhisselamı Mekke'ye harple sokmayacaklarına yemin ettiler.
Mekke fethedilince Hazreti Peygamber Sallallahü aleyhi ve sellem birkaç kişinin adını sayarak “Bunları kim nerede bulursa öldürsün, bunların kanları hederedir” buyurmuştu. Safvan da bu kanı heder edilenlerdendi. Öldürüleceğini anlayan Safvan b. Umeyye; Cidde'den gemiye binip Yemen'e gitmek üzere Mekke'den kaçmış. Şuaybe'ye ulaşmıştı.
Ashabdan Umeyr b. Vehb, Peygamberimiz Aleyhisselama: "Ey Allah'ın Peygamberi, Safvan b. Ümeyye benim kavmimin seyyididir. Kendisini denize atmak için kaçıp gitmiş bulunuyor. Senin kendisine eman vermeyeceğinden korkuyor. Babam, anam sana feda olsun! Ona da eman ver, ne olur? Allah'ın salât ü selamı senin üzerine olsun!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ona eman verilmiştir!" buyurdu. Umeyr b. Vehb, Safvan'ın izi sıra yola çıktı ve kendisine yetişti.
Umeyr b. Vehb: Allah'tan kork, Allahtan kork da, kendini helak etmekten sakın! İşte, sana Resûlullah Aleyhisselamdan eman da getirmiş bulunuyorum!" dedi.
Safvan: "Hayır! Vallahi, bana ondan tanıyacağım bir alâmet getirmedikçe, seninle birlikte dönmem!" dedi. Bunun üzerine, Umeyr b. Vehb, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına döndü ve: Yâ Rasûlallah! Kendisine eman verdiğini anlayacağı bir alâmet ver bana!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Al sarığımı!" buyurdu. Peygamberimiz Aleyhisselamın verdiği sarık, Mekke'ye girerken başına sarmış olduğu, Yemen bezinden sarığı idi. Umeyr b. Vehb, Safvan'a Peygamberimiz Aleyhisselamın sarığını götürdü. "O seni İslâmiyete davet ediyor. Kabul edersen ne âlâ! Kabul etmezsen, sana iki ay mühlet vermiş, tercih hakkı tanımıştır. O, insanların en vefalısı ve en iyisidir. Mekke'ye girerken sarınıp bir ucunu arkasına salmış olduğu sarığını sana göndermiştir" dedi ve: "Onu görsen, tanır mısın?" diye sordu. Safvan "Evet!" deyince Umeyr b. Vehb sarığı çıkarıp ona gösterdi. Safvan: "Evet! Onun sarığının ta kendisidir!" dedi ve Umeyrle birlikte dönüp Mekke'ye geldi.
O sırada, Peygamberimiz Aleyhisselam, Mescid-i Haram'da Müslümanlara ikindi namazını kıldırıyordu. Orada, ayakta durup beklediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam selam vererek namazını bitirince, Safvan b. Ümeyye, bağırarak: "Ey Muhammed! Umeyr b. Vehb, bana senin sarığını getirdi. Beni senin yanına gelmeye çağırdığını, İslâmiyet işini kabul edersem ne âlâ, etmezsem bana iki ay mühlet verip tercih hakkı tanıdığını söyledi" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Doğru söylemiş!" buyurdu.
Safvan b. Ümeyye: "Bana bu hususta iki ay mühlet var, tercih hakkı tanı!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Sana bu hususta iki ay değil, dört ay mühlet verilmiş, tercih hakkı tanınmıştır.[2]" buyurdu. Bunun üzerine, Safvan serbest bırakıldı ve iki ay geçmeden Müslüman oldu.+++
[1] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 201.
[2][1245] İbn İshak, İbnHişam, c. 4, s. 60, Vâkıdî, c. 2, s. 854, Taberî, c. 3, s. 122, AJâüddin Ali, c. 10, s. 505.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder