13 Ocak 2021 Çarşamba

Ayetü’l-Kürsi’nin fazileti

 وعن أُبَيِّ بنِ كَعْبٍ رضي اللَّه عَنْهُ قَالَ : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : «يا أَبا المُنذِرِ أَتَدْرِي أَيُّ آيةٍ مِن كتاب اللَّهِ معكَ أَعْظَمُ ؟ قُلْتُ : اللَّه لا إِلهَ إِلاَّ هُو الحَيُّ الْقَيُّومُ ، فَضَربَ في صَدْري وَقَال : « لِيهْنكَ الْعِلْمُ أَبَا المُنذِرِ » رواه مسلم .

1021. Übey İbni Kâ’b radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Ey Ebü’l-Münzir! Allah’ın kitabından ezberinde bulunan âyetlerden hangisinin daha büyük olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Ben:

–Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyu’l-kayyûm, dedim. Bu cevabım üzerine elini göğsüme vurdu ve:

“İlim sana mübarek olsun, ey Ebü’l-Münzir” buyurdu. (Müslim, Müsâfirîn 258)

Açıklamalar

Burada dikkatimizi çekmesi gereken husus, Peygamberimiz’in, Übey İbni Kâ’b’ın tamamını ezberlediği Kur’an’ın bilgisine de sahip olmasını takdir buyurmalarıdır. Çünkü Übeyy’in cevabını bu bilgiye sahip olduğunu anlatmaya yeterli bulmuş ve “İlim sana mübârek olsun”  buyurmuşlardır. Bu bizim için örnek alınacak bir noktadır. Nice Kur’an okuyan kimse vardır ki, onun bilgisinden ve ilminden mahrumdur. Kur’an’ı inanarak ve ecrini Allah’tan umarak sadece ezberleyip okumak da asla küçümsenemeyecek bir fazilettir. Ancak onun ilmine vâkıf olmanın, bununla birlikte gereğini yapıp yaşamanın daha büyük bir fazilet olduğu da açıktır.

 Bu açıdan, konusu ve kapsamı ile uygunluk açısından, Âyetü’l-kürsî’nin Kur’an âyetleri arasında büyük bir kıymeti ve üstün bir fazileti vardır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz: “Kur’an’da en büyük âyet, Âyetü’l-kürsî’dir. Bu âyeti kim okursa, Allah o kimseye ânında bir melek gönderir, o melek o kişinin ertesi güne kadar iyiliklerini yazar, günahlarını  siler. Bu âyet bir evde okunduğunda, şeytanlar o evi otuz gün bırakıp terkeder. Kırk gün müddetle o eve ne bir sihirbaz kadın, ne de bir sihirbaz erkek girer. Ey Ali! Bu âyeti çocuklarına, ailene ve komşularına öğret. Çünkü bundan büyük bir âyet nâzil olmadı” buyurmuştur (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 142, 178) .

Âyetü’l-kürsî’nin faziletleriyle ilgili pek çok sahih rivayet vardır. Bunları Efendimiz’den kendilerine bir emir ve tâlimat kabul eden müslümanlar, her vesileyle gereğini yerine getirmeye büyük bir özen gösterirler. Günde beş vakit kılınan namazların ardından, tesbihattan önce muhakkak Âyetü’l-kürsî’yi okurlar. Çünkü Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Kim farz namazların peşinden Âyetü’l-kürsî’yi okursa, ölümden başka hiçbir şey onu cennete girmekten engelleyemez. Ölünce de doğru cennete gider” (Müttekî el-Hindî, Kenzü’l-ummâl, 2534, 2569-70-71). Bir başka hadiste: “Farz namazların peşinden Âyetü’l-kürsî’yi okuyan kimse, diğer namaz vaktine kadar Allah’ın koruması altındadır” buyurulur (İbni Hacer el-Heysemî, Mecmaü’z-zevâid, II, 148). Sadece namazların arkasından değil yatağa yatıp uyumadan önce de bu âyetin okunması tavsiye buyurulmuştur. Bir müslüman, gücü ve imkânı nisbetinde bu tavsiyelere uyarsa, bu dünyada düzenli bir hayat sürer, âhirette de büyük sevaba ve mânevî derecelere kavuşur. Çünkü bunlar bizim hayatımızı disiplin altına alan ve Allah rızâsına uygun davranışlar ortaya koymamızı sağlayan önemli teşviklerdir. Tabii ki, her zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi Kur’an’ın bir ibadet aşkı ile okunmasının yanında, okunan sûre ve âyetlerin mânalarını kavramaya çalışmak, gerekleriyle amel etmek işin temelini teşkil eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder