11 Ocak 2021 Pazartesi

Hazreti Fatıma (r.a.) vefatı H.12, M. 22 Kasım 632

Hicretten 13 sene evvel Mekke’de dünyaya gelmiştir.

Düğünleri Rasûlullah'ın Hz. Aişe ile evlenmesinden dört buçuk ay sonra II. yılın Zilkade (Mayıs 624) veya Zilhicce (Haziran 624) ayında gerçekleşti. Hz. Fatıma III. yılın Ramazan ayında (Şubat 625) ilk çocuğu olan Hasan'ı, bir yıl sonra Şaban (Ocak) ayında Hüseyin'i dünyaya getirdi. Daha sonraki yıllarda küçük yaşta ölen Muhsin ya da Muhassin ile Ümmü Külsûm ve Zeyneb doğdu.

Hz. Fatıma, Rasûlullah'ın ölümünden beş buçuk ay sonra 3 Ramazan 11 (22 Kasım 632) tarihinde vefat etti. Muhammed el-Bakır'ın belirttiğine göre Fatıma'yı Hz. Ali yıkadı. Ölümünden sonra vücudunu kimsenin görmemesi için vasiyeti üzerine onu Hz. Ali ile Hz. Ebû Bekir'in hanımı Esma bint Umeys'in yıkadığı da zikredilmektedir. Hz. Fatıma, kadın cenazelerinin erkeklerinki gibi üzerine örtülen bir kefenle sarılmış olarak herkesin gözü önünde bulunmasından rahatsız olduğunu Esma bint Umeys'e söylediğinde Esma ona Habeşistan'da cenazelerin tabut içinde taşındığını anlatmış, bunun üzerine Fatıma kendi cenazesinin de böyle taşınmasını vasiyet etmişti. Nitekim onun cenazesi Esma bint Umeys'in tarifi üzerine yapılan tabutla taşındı. Cenaze namazını Hz. Abbas veya Hz. Ali kıldırdı. Vasiyeti üzerine geceleyin Hz. Ali, Hz. Abbas ile oğlu Fazl tarafından Cennetü'l-bakî'ye defnedildi. (prof Dr. Yaşar Kandemir)

Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem)in nesli sadece Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’den devam etmiştir.

روى البخاري ومسلم من حديث عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : أَقْبَلَتْ فَاطِمَةُ تَمْشِي كَأَنَّ مِشْيَتَهَا مَشْيُ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم : مَرْحَبًا بِابْنَتِي ، ثُمَّ أَجْلَسَهَا عَنْ يَمِينِهِ أَوْ عَنْ شمَالِه ، ثُمَّ أَسَرَّ إِلَيْهَا حَدِيثًا فَبَكَتْ ، فَقُلْتُ لَهَا : لِمَ تَبْكِينَ ؟ ثُمَّ أَسَرَّ إِلَيْهَا حَدِيثًا فَضَحِكَتْ ، فَقُلْتُ : مَا رَأَيْتُ كَالْيَوْمِ فَرَحًا أَقْرَبَ مِنْ حُزْنٍ ؟ فَسَأَلْتُهَا عَمَّا قَالَ ؟ فَقَالَتْ : مَا كُنْتُ لأُفْشِيَ سِرَّ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى قُبِضَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم ، فَسَأَلْتُهَا ، فَقَالَتْ : أَسَرَّ إِلَيَّ إِنَّ جِبْرِيلَ كَانَ يُعَارِضُنِي الْقُرْآنَ كُلَّ سَنَةٍ مَرَّةً ، وَإِنَّهُ عَارَضَنِي الْعَامَ مَرَّتَيْنِ ، وَلاَ أُرَاهُ إِلاَّ حَضَرَ أَجَلِي ، وَإِنَّكِ أَوَّلُ أَهْلِ بَيْتِي لَحَاقًا بِي ، فَبَكَيْتُ ، فَقَالَ : أَمَا تَرْضَيْنَ أَنْ تَكُونِي سَيِّدَةَ نِسَاءِ أَهْلِ الْجَنَّةِ ، أَوْ نِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ ؟ فَضَحِكْتُ لِذَلِكَ .

Hz. Aişe (r.a.) der ki: Fatıma bize geldi. Yürüyüşü Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem)in yürüyüşüne ne kadar da benziyordu. Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) ona: “Merhaba kızım” dedi ve onu sağına ya da soluna oturttu. Sonra ona gizlice bir şey söyledi o da ağladı. Niçin ağlıyorsun, dedim… sonra Resûlullah ona bir şey daha fısıldadı. O da güldü. Ben: “Bu günkü gibi, üzüntünün arkasından bu kadar sevinmeyi hiç görmemiştim” dedim ve ona babasının ne söylediğini sordum! Rasûlullah’ın sırrını ifşa etmem, dedi. “Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettikten sonra tekrar sordum. Şöyle dedi: “Babam dedi ki: ‘Cebrail her sene bana Kur’an’ı bir kere okutur, dinlerdi. Bu sene iki kere okuttu ve dinledi. Ben bundan ecelimin geldiğini anlıyorum. Ehli beytim (aile halkım) içinden de benim yanıma en önce sen geleceksin” dedi. Ben de ağladım. Sonra tekrar: “Sen ehli cennet hanımların seyyidesi, ya da mü’min hanımlarının seyyidesi, hanıma efendisi, sultanı olmana razı değil misin?” buyurdu. Ona da bunu için sevindim ve güldüm, dedi. (Müttefekun aleyh)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder