İlk Osmanlı kadısı ve mutasavvıf. (1208-ö. 726/1326)
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi’nin hocası, mürşidi, muallimi ve kayınpederi olan Edebali 1208 de Merv ya da Karaman şehrinde doğmuştur. Delikanlılık çağında Anadolu’ya gelmiş, Adana’da bir müddet ikamet ettikten sonra Karaman’a yerleşmiştir. Ahmet Yesevî Hazretlerinin yetiştirdiği ve halkı aydınlatmak üzere Anadolu’ya gönderdiği Horasan erenlerinden olan Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti’nin kurulmasında önemli rol oynamıştır.
Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Bey, Şeyh Edebali’nin evinde misafir kaldığı bir gece bir rüya görür. Rüyasını Şeyh Edebali’ye anlatır. O da bu rüyayı, “Osman Bey! Sen bir devlet kuracak ve üç kıta’ya hakim olacaksın” şeklinde yorumlar. ve kızım Malhun Hatun da senin helâlin oldu” der. Böylece bu rüyanın sahibi bu gençle yakından ilgilenir. Ona babasının kılıcını gösterir. Din ilmini, oba idaresini ve savaş taktiklerini öğreterek babasının yerine hazırlar. Böylelikle Bey, Ertuğrul’dur, Osman’dır ama perde gerisindeki esas teknisyen Şeyh Edebali’dir. Görüldüğü üzere Osmanlı Devleti’nin manevî kurucusudur. 120 seneyi bulan bir ömürden sonra 1326 yılında Bilecik’te vefat etmiştir. (Allah rahmet eylesin)
Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihati
Oğul, İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki, dünya, sandığın kadar büyük değildir. Parlak güneşe aldanıp da karda, ayazda kavrulup gitme. Yüce Allah’ın emirlerine aykırı bir iş işlemeyesin! Bilmediğin hususlarda Din âlimlerinden sorup anlayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerlerine izzet ve ikramı ihmal etmeyesin ki, insan ihsanın kölesidir. Allah için cihadı terk etmeyerek beni şad eyleyesin! Nerde bir ilim ehli duyarsan ona rağbet et ve ona karşı yumuşak davran! Aksarlara (saraylara) ve malına gurur getirip dinimizin bilginlerinden uzaklaşma!
Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve Allah’ın dini İslam’ı yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik davası değildir. Sana da bunlar yaraşır. Daima herkese ihsanda (iyilikte) bulun! Memleket işlerini noksansız gör! Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın ve kelamlısın (söz sahibisin). Ama Bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulup gidebilirsin. Öfkenle nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.
Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, tozunu almaktır; Allah sana sıkıntı vermekle tozunu kirini alır, niye kederlenirsin?
Azminden dönme! Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil. Her işin gereğini vaktinde yap. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün söyleme, bildin bilme! Sözünü unutma! Sözü laf olsun diye söyleme! Ananı atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir. Sevdiğin yere sık gidip gelme! Muhabbet kalkar, itibar olmaz. Bütün gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fethedilmemiş fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Üç kişiye acı; Cahiller arasındaki Alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene.
Kibirlenme! Düşmanını hor (küçük) görme! Düşmanını çoğaltma! Düşmanlığın başını da sonunu de sen belirle! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar aşağıdaki kadar emniyette değildirler.
Haklı olduğunda mücadeleden korkma! Bilelim ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.
Ey oğul! Beysin; bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik (gücendirmek) bize, gönül almak sana; suçlamak bize, katlanmak sana; Acizlik bize, yanılgı bize, hoş görmek sana; geçimsizlik, çatışmalar; uyumsuzluklar anlaşmazlıklar bize, adalet sana; kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana; Ey oğul! Bölmek bize, bütünlemek sana; üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Ey oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insan yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul! İşin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah yardımcın olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder