10 Ocak 2021 Pazar

Rüya’nın İslam’da yeri

Rüya haktır, gerçektir. Bu konuda ayetlerden birkaç tanesi: Hazreti Yusuf’un rüyası (Yusuf/4,5), zindan arkadaşlarının rüyalarını tabir etmesi (Yusuf/41), Hazreti Peygamber (s.)in Mekke’ye emin olarak gireceğinin rüya ile müjdelenmesi:

Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz.”(Feth/27) Ve benzerleri. Bu rüyaların tabirleri, yorumları hep doğru çıkmıştır.

Hadislere baktığımızda Hazreti Peygamber (s.) şöyle buyurdu:

عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال (إ إِذَا اقْتَرَبَ الزَّمَانُ لَمْ تَكَدْ رُؤْيَا الْمُسْلِمِ تَكْذِبُ وَأَصْدَقُكُمْ رُؤْيَا أَصْدَقُكُمْ حَدِيثًا وَرُؤْيَا الْمُسْلِمِ جُزْءٌ مِنْ خَمْسٍ وَأَرْبَعِينَ جُزْءًا مِنْ النُّبُوَّةِ وَالرُّؤْيَا ثَلَاثَةٌ فَرُؤْيَا الصَّالِحَةِ بُشْرَى مِنْ اللَّهِ وَرُؤْيَا تَحْزِينٌ مِنْ الشَّيْطَانِ وَرُؤْيَا مِمَّا يُحَدِّثُ الْمَرْءُ نَفْسَهُ فَإِنْ رَأَى أَحَدُكُمْ مَا يَكْرَهُ فَلْيَقُمْ فَلْيُصَلِّ وَلَا يُحَدِّثْ بِهَا النَّاسَ)

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kıyamet zamanı yaklaşınca Müminlerin rüyası; nerdeyse hiç yalan çıkmayacaktır. Rüyası en doğru olanlar sözü en doğru olanlardır. Müslümanın rüyası peygamberliğin kırk beşte (kırk altıda) biridir. Rüya üç çeşittir:

1-  Salih rüya ki, Allah’tan kuluna bir müjdedir.

2-  Şeytanın üzüntü vermesi şeklindeki kâbuslu rüya

3-  İnsanın günlük yaşantısında zihnini meşgul eden şeylerden kaynaklanan rüya. Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya görürse kalksın namaz kılsın, sol tarafına tükürsün ve o rüyayı insanlara anlatmasın.” (Endişeleniyorsa sadaka versin. Çünkü sadaka belayı reddeder.) (Buhârî, Ta’bir: 3, 26- Müslim, Rüya: 6;)

 “Müminin rüyası peygamberliğin kırkaltıda biridir.” (Müslim, Rüya: 1

Kırk altıda bir ne demektir? Muhaddislere göre: Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem)e vahy 23 senede geldi. Bunun 46’da biri 6 ay eder ki ilk vahiyler altı ay süre rüya olarak gelmiştir. Tasavvuf ehline göre ise herhangi Salih bir müminin gördüğü rüya peygamberliğin 46’da biri kadar kuvvetlidir ve dinde mesneddir, yorumunu yaparlar. Delilleri de şu hadistir:

«لم يبق من النبوة إلا المبشرات»، قالوا: وما المبشرات؟ قال: «الرؤيا الصالحة»

Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem): “Nübüvvetten (peygamberlikten ümmete) yalnız mübeşşirat kalmıştır” buyurdu. “Mübeşşirat nedir” dediler; “Rü’ya-yı salihadır” buyurmuştur.  (Buhari tabir/5)

Diğer bir hadis:

الرّؤيا الصالحةُ مِنَ اللهِ وَالْحُلْمُ مِنَ الشَّيْطَانِ فَاِذَا حَلَمَ اَحَدُكُمْ حُلْمًا يَخَافُهُ فَلْيَبْسُقْ عَنْ يَسَارِهِ وَلْيَتَعَوَّذْ بِالله مِنْ شَرِّهَا

(Sureti ve tabiri cihetiyle) güzel rüya Allah’tandır. Fena rüya da şeytandandır. Biriniz korkunç yani karışık rüya gördüğünde sol tarafına tükürüp üflesin ve o şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın. (yani Eûzü billahi mineşşeytanirracîm, desin) Bu suretle o rüya, gören kimseye zarar vermez. (Tecrid-i Sarih tercemesi 9/58 H. No:1358)

Hazreti Peygamber (s.) rüyada görülebilir mi?

Evet. Zira Efendimiz Sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: 

من رآني في المنام فسيراني في اليقظة، أو كأنما رآني في اليقظة، لا يتمثل الشيطان بي 

Rüyasında beni gören, gerçekten beni görmüştür. Beni rüyada gören kimse, uyanıkken de öylece görecektir –veya sanki beni uyanıkken görmüş gibidir–. Çünkü şeytan bana benzeyen bir şekle giremez.” (Buhârî Ta’bîr 10; Müslim, Rü’yâ 11. Ebû Dâvûd, Edeb;88)

Rüyada görülen şahsın gerçekten Hazreti Peygamber (s.) olup olmadığı, onun şemailine yani fiziki yapısının nasıl olduğuna uygun olup olmadığı ile anlaşılır. Çünkü şeytan bembeyaz sakallı bir pir şeklinde görünüp: Ben Muhammed’im, ben Resûlullah’ım, deme yetkisine sahiptir. 
Bana birisi “Ben rüyamda peygamberimizi gördüm” dedi. Sakalı nasıldı? diye sordum, ‘sakalı yoktu’ dedi. Demek ki o, Hazreti Peygamber değildir. Çünkü Hazreti Peygamber (s.) vefat ettiğinde miladi sene ile atmış bir yaşında idi. Ve sakalı bembeyaz değildi.
Hz. Hasan’ın, dayısı Hind b. Ebû Hâle’ye ve Hz. Hüseyin’in, babası Hz. Ali’ye Resûl-i Ekrem’in şemâilini sorup öğrendikleri bilinmektedir. Buna göre İbn Ebû Hâle, Resûl-i Ekrem’i şöyle anlatmıştır:

“Peygamber irice yapılı ve heybetliydi. Yüzü ayın on dördü gibi parlardı. Uzuna yakın orta boylu, büyükçe başlı, saçları hafif dalgalıydı. Saçı bazen kulak memesini geçerdi. Rengi nûrânî beyaz, alnı açık, kaşları hilâl gibi ince ve gürdü. İki kaşı arasında öfkelendiği zaman kabaran bir damar vardı. Burnu ince, hafifçe kavisliydi. Sakalı sık ve gür, yanakları düzdü. Ağzı geniş, ön dişlerinin arası seyrek ve pek hoştu. Boynu gümüş gibi berraktı. Bütün organları birbiriyle uyumlu idi. Göğsü ile karnı bir hizada olup ne zayıf ne de şişmandı. Göğsü ile iki omuzunun arası genişçe, mafsalları kalıncaydı. Bedeni nur gibiydi. Göğüs çukurundan göbeğine kadar ince bir tüy şeridi uzanırdı. Memelerinde ve karnında kıl yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün üst tarafında kıllar vardı. Bilekleri uzun, avucu genişti. El ve ayak parmakları etli ve uzunca idi. 

Hazreti Enes (r.a.) şöyle rivayet eder: “… Hazreti Peygamber (s.) 10 sene Mekke’de (peygamber olarak) kaldı, Medine’de de 10 sene kaldı ve 60 yaşını bitirdiğinde vefat etti. Saçında ve sakalında 20 tane beyaz yoktu.” (Tirmizi Menakıb/4 no:3623, Tirmizi: Hadis, hasen ve sahihtir, dedi.) 

Salih kimselerin gördükleri iyi rüyalar, onlar hakkında bir müjdedir, mutluluktur, saadettir. Kötü rüyalar ise uyarıcıdır. Rüyayı gören hatasını düşünür ve onu telafi etmeye çalışır. Kişi ne kadar doğru sözlü ise rüyası da o kadar doğrudur.

Rüya bağlayıcı değildir. Yani İslam dininin ana kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. İkincisi de sahih hadislerdir. Bunun için akaid, ibadet, itikad, muamelat gibi konularda İslam dininin kuralları bellidir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder