1 Ağustos 2020 Cumartesi

Güzide sahabi Osman bin Maz'un (r.a.)

14. müslümandır. Habeşistan’a hicret eden on kişilik ilk kafilenin lideri idi.  Medine'de Vefat Eden İlk sahabi, Bakî kabristanlığına defnedilen ilk muhacir idi.

Habeşistan’dan dönünce Velid bin Muğire'nin himayesine girmişti. Sonra onun himayesini iade edip, rabbinin himayesine girmişti.  Şair Lebîd: “Her nimet mutlaka yok olacaktır” deyince,  Osman: “Yalan söyledin, cennet nimetleri yok olmaz” diye cevap verdi.

Oradakilerden birisi öfkelenerek kalkıp Osman'ın yanına geldi ve ona bir tokat attı. Tokat gözüne isabet etti. Hemen orada bulunan Velid, Osman’ın yanına gelerek: “ Gel yeğenim! İstersen, yeniden himayeme gir. Eğer himayemden çıkmasaydın başına bu gelmezdi, gözünü kaybetmezdin” dedi. Bunun üzerine o da dedi ki: "Vallahi, Allah yolunda bu sağlam gözüm de ötekinin akıbetine uğrasa gam yemem. Şüphesiz ben senden daha güçlü birinin himayesindeyim. Bana ne kadar eziyet etseler de bu yolda yürüyeceğim." dedi.

Rasulullah Medine'ye hicret izni verince, Osman, kardeşleri, hanımı Havle binti Hakim ve oğlu Sâib ile beraber Medine'ye hicret etti. Sevgili Peygamberimiz onu Medine de Ebu'l-Heysem ile kardeş yaptı. Osman İbni Maz'un (r.a.) Medine'de ilk vefat eden sahabî ve Bakî kabristanlığına defnedilen ilk muhacir oldu.  Cenazenin techizi ve tekfini hazırlığı sırasında Rasulullah (s.a)Osman (r.a)’ı alnından öptü ve  ağlayarak şöyle buyurdu: “Ey Ebû Sâib (Saib’in babası)! Allah sana rahmet etsin! Dünyadan çekip gittin. Ama ne sen ona iltifat ettin, ne de o sana.”

Defnedildikten sonra da: "O bizim ne iyi selefimizdir..." dedi ve kabrinin başına bir taş dikti. Ondan sonra birisi vefat edince "nereye defnedelim" diye sorulunca Rasûl-i Ekrem (s.a.) efendimiz "Selefimiz Osman İbni Maz'un'un yanına" cevabını verirlerdi. Kızı Rukiyye vefat ettiğinde de: "Bizim hayırlı selefimiz Osman'a katıl" buyurarak devamlı onu anardı.

عن ابن شهاب قال أخبرني خارجة بن زيد بن ثابت أن أم العلاء امرأة من الأنصار بايعت النبي صلى الله عليه وسلم أخبرته أنه اقتسم المهاجرون قرعة فطار لنا عثمان بن مظعون فأنزلناه في أبياتنا فوجع وجعه الذي توفي فيه فلما توفي وغسل وكفن في أثوابه دخل رسول الله صلى الله عليه وسلم فقلت رحمة الله عليك أبا السائب فشهادتي عليك لقد أكرمك الله فقال النبي صلى الله عليه وسلم وما يدريك أن الله قد أكرمه فقلت بأبي أنت يا رسول الله فمن يكرمه الله فقال أما هو فقد جاءه اليقين والله إني لأرجو له الخير والله ما أدري وأنا رسول الله ما يفعل بي قالت فوالله لا أزكي أحدا بعده أبدا

* Ensar kadınlarından Ümmül-A'lâ'nın bildirdiğine göre; Mekkeli Muhacirler Medine'ye hicret edip geldikleri zaman, Ensar (Medineli Müslümanlar) onları evlerine indirip ağırlamak için paylaşamadılar, nihayet kur'a çekiştiler. Kur'ada Osman b. Maz'un kendilerine düştü. Osman b. Maz'un, onların yanlarında iken hastalanıp, Bedir savaşından sonra, Hicretin 3. yılında Şaban ayının başlarında vefat etti.

Vefat ettiği zaman, Peygamberimiz Aleyhisselam onun yanına girdi. İki gözünün arasından öptü ve ağladı.[1] Gözlerinden akan yaşlar onun yanağına damladı. Osman b. Maz'un yıkandı, giydiği elbisesi ile de kefenlendi. Peygamberimiz Aleyhisselam, onun üzerine dört tekbirle namaz kıldı.[2]

أَنَّ أُمَّ العَلاَءِ ، امْرَأَةً مِنَ الأَنْصَارِ بَايَعَتْ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، أَخْبَرَتْهُ : أَنَّهُمُ اقْتَسَمُوا المُهَاجِرِينَ قُرْعَةً ، قَالَتْ : فَطَارَ لَنَا عُثْمَانُ بْنُ مَظْعُونٍ وَأَنْزَلْنَاهُ فِي أَبْيَاتِنَا ، فَوَجِعَ وَجَعَهُ الَّذِي تُوُفِّيَ فِيهِ ، فَلَمَّا تُوُفِّيَ غُسِّلَ وَكُفِّنَ فِي أَثْوَابِهِ ، دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقُلْتُ : رَحْمَةُ اللَّهِ عَلَيْكَ أَبَا السَّائِبِ ، فَشَهَادَتِي عَلَيْكَ لَقَدْ أَكْرَمَكَ اللَّهُ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : وَمَا يُدْرِيكِ أَنَّ اللَّهَ أَكْرَمَهُ فَقُلْتُ : بِأَبِي أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، فَمَنْ يُكْرِمُهُ اللَّهُ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَمَّا هُوَ فَوَاللَّهِ لَقَدْ جَاءَهُ اليَقِينُ ، وَاللَّهِ إِنِّي لَأَرْجُو لَهُ الخَيْرَ ، وَوَاللَّهِ مَا أَدْرِي وَأَنَا رَسُولُ اللَّهِ مَاذَا يُفْعَلُ بِي فَقَالَتْ : وَاللَّهِ لاَ أُزَكِّي بَعْدَهُ أَحَدًا أَبَدًا

Ümmü'l-A'lâ, Osman b. Maz'un'a: "Ey Ebu Sâib! Allah seni rahmetine kavuşturdu! Allah'ın sana ikramda bulunduğuna ben şehadet ederim!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Allah'ın ona ikramda bulunduğunu sen nereden biliyorsun?" diye sordu. Ümmü'l-A'lâ: "Bilmiyorum! Babam, anam sana feda olsun ya Rasûlallah! Allah ona ikram etmez de, kime eder?" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ona Rabbinden ölüm gelmiş, şimdi o ölmüş bulunuyor. Vallahi, ben onun hakkında ancak hayır dilerim. Ben, Allah'ın Resûlü olduğum halde, bana ne yapılacağını ben bilmiyorum!" buyurdu.[3]



[1][250] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 206, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 315, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1055, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 3,

[2][253] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 397.

[3]  Buhârî, Cenaiz/3 c. 2, s. 71, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 398, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 436,.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder