Hazreti Peygamber (s.) Medine’ye hicret ettiğinde orada bulunan üç kabile Yahudileriyle antlaşma yapmıştı. Savaş zamanlarında birbirlerine destek olacaklardı.
Fakat Hendek savaşında Benî kurayza Yahudileri ahitlerinden dönerek müşriklerle beraber olmuşlar ve Müslümanlar çok ciddi sıkıntılar geçirmişlerdi. Sonunda Allah7ın yardımı ile savaş Müslümanların zaferi ile neticelenmiş, müşrikler geldiklere yere doğru çekip gitmişlerdi.
Hazreti ahdinde durmayan Yahudileri muhasara altına almış, en sonunda onlar teslim bayrağını çekmişlerdi. Onların ellerindeki Tevrat’da da antlaşmayı bozanların cezası ölüm idi. Dolayısıyla onlar da bunu hak etmişlerdi.
Bu savaşa “Beni Kurayza gazvesi” denilmiştir.
Bu arada çok ilginç bir hadiseyi aktarmak uygun görüldü.
Ensardan Sabit b. Kays'a, Cahiliye devrinde, Buas günü, Kurayza Yahudilerinden olan Zebir ibni Bata'nın iyiliği dokunmuştu. O zaman, Sabit ibni Kays, yakalanıp alnının saçı kesildikten sonra serbest bırakılmıştı.
Beni Kurayza gazvesinden sonra Zebir ibni Bata, elleri boynuna bağlanan Benî Kurayza Yahudileri arasında bulunuyordu. Kendisi çok yaşlı idi. Hem de kördü. Sabit b. Kays, yanına vararak, ona: "Ey Ebu Abdurrahman! Beni tanıdın mı?" diye sordu.
Zebir ibni Bata: "Benim gibi bir adam senin gibi bir adamı tanımaz olur mu? Sen Sabit'sin!" dedi.
Sabit b. Kays: "Ben senin vaktiyle bana uzatmış olduğun yardım eline şimdi mukâbele etmek istiyorum" dedi.
Zebir b. Bata: "Hiç şüphesiz, iyiler iyilere iyilikle mukabele ederler. Ben bugün sendeki o iyiliğe son derecede muhtaç bulunuyorum" dedi.
Bunun üzerine, Sabit b. Kays Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldi ve:
"Yâ Rasûlallah! Zebir b. Bata'nın bana iyiliği dokunmuştur. Buas günü esir olunca, alnımın saçını kesip beni salıvermişti. O, bana, 'Senin üzerindeki bu iyiliği hatırla!' diyerek bunu bana hatırlattı. Ben onun minneti altında bulunduğum iyiliğine bugün mukabele etmek istiyorum. Onun kanını bana bağışlayıver?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "O, sana bağışlanmıştır!" buyurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata'nın yanına geldi ve: "Resûlullah Aleyhisselam, 'O, sana bağışlanmıştır!’ buyurarak senin kanını bana bağışladı!" dedi.
Zebir b. Bata: "Çok yaşlanmış bir ihtiyar, ailesiz, evlatsız, Yesrib (Medine)'de yaşayıp da ne yapacak?!" dedi.
Sabit b. Kays, dönüp Peygamberimiz Aleyhisselama geldi ve: "Babam, anam sana feda olsun yâ Rasûlallah! Bana onun karısını ve oğlunu da bağışlayıver?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Onlar da sana bağışlanmıştır" buyurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata'nın yanına geldi ve: "Resûlullah Aleyhisselam 'Onlar da sana bağışlanmıştır!' buyurarak aileni, oğlunu da sana bağışladı" dedi.
Zebir b. Bata: "Malsız mülksüz bir ev halkı Hicaz'da bu hali ile kalabilir, yaşayabilir mi?" dedi. Sabit b. Kays, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına tekrar geldi ve:
"Yâ Rasûlallah! Onun malını da, benim için, bağışlayıver?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "O da senin için bağışlanmıştır!" buyurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata'nın yanına vardı ve: "Resûlullah Aleyhisselam 'O da senin için bağışlanmıştır’ buyurarak, malını da sana bağışladı!" dedi.
Zebir b. Bata: "Ey Sabit! Çin aynasını andıran parlak yüzüne bakan kızların yüzünde kendilerini gördükleri Ka'b b. Esed'e ne yapıldı?" diye sordu.
- O, öldürüldü!" dedi.
- Şehirliler ve kırlılar ulusu, her iki kabilenin [Benî Nadîr ile Benî Kurayzanın] ulusu, harpte onları hücuma kaldıran, kıtlıklarda doyuran Huyey b. Ahtab'a ne yapıldı?" diye sordu.
- O da öldürüldü!" dedi.
- Hücuma geçişimiz zamanında öncümüzü, kaçış zamanımızda ardımızı koruyan Gazzal b. Semev'el'e ne yapıldı?" diye sordu.
- O da öldürüldü!" dedi.
- Önüne düşmediği cemaatler dağılan, onsuz bağlanan düğümler çözülen yönetici, evirip çevirici Nebbaş b. Kays'a ne yapıldı?" diye sordu.
- O da öldürüldü!" dedi.
- Harplerde Yahudilerin sancaktarı Vehb b. Zeyd'e ne yapıldı?" diye sordu.
- O da öldürüldü!" dedi.
- Tevrat okumaktan geri durmayan Amfi ara ne yapıldı?" diye sordu.
- Onlar da öldürüldüler!" dedi.
- Çifte Meclislere [Ka'b b. Kurayza ve Amr b. Kurayza oğullarına] ne yapıldı?" diye sordu.
- Onlar da gittiler, öldürüldüler!" dedi.
Zebir b. Bata Benî Kurayza kavminin ileri gelenlerini vasıflarıyla anarak "Filana ne yapıldı? diye sormaya, Sabit b. Kays da "Öldürüldü!" diye cevap vermeye devam etti.
Zebir b. Bata: "Ey Sabit! Ben onların içinde yaşamış oldukları yurda onlardan sonra kalmak üzere mi döneceğim?! Böyle olmak bana gerekmez! Ey Sabit! Senin üzerinde bulunan iyiliğim hakkı için, beni o kavme hemen kavuşturmanı dilerim! Vallahi, onlardan sonra, yaşamakta hayır yoktur!
Beni kavmimin boyunlarının vurulduğu yere götür! Benim keskin kılıcımı bulup eline al! Onunla hızlı bir darbe indirip beni öldür! Ey Sabit! Artık, ben sevdiklerime kavuşuncaya kadar, kuyuya salınan kovanın suyunu boşaltmasını beklemeye bile sabredemeyeceğim!" dedi.
Hz. Ebu Bekir, Zebir b. Bata'nın: "Sevdiklerime kavuşuncaya kadar..." sözünü işitince: "Vallahi, onlar Cehennem ateşine atılmışlardır ve orada temelli kalıcıdırlar. Yazıklar olsun sana ey Bata'nın oğlu! O, kovanın su boşaltması değildir. Fakat temelli azabdır!" dedi.
Zebir b. Bata: "Ey Sabit! Tez yanıma gel, öldür beni!" dedi.
Sabit b. Kays: "Ben seni öldürmeyeceğim!" dedi.
Zebir b. Bata: "Beni sen öldürmeyeceksin de, ya kim öldürecek? Fakat ey Sabit! Karımı ve çocuğumu sen gör, gözet! Onlar ölümden korkuyorlar. Arkadaşından [Peygamber Aleyhisselamdan demek istiyor] onları azadlamasını, mallarının mülklerinin başına çevirmesini dile!" dedi.
Bunun üzerine, Sabit b. Kays Zebir b. Bata'yı Zübeyrb. Avvam'ın yanına götürdü. Zübeyr b. Avvam da, onun boynunu vurdu.
Sabit b. Kays, Zebir b. Bata'nın karısını, malını ve oğlunu Peygamberimiz Aleyhisselamdan istedi. Peygamberimiz Aleyhisselam da, onun karısını ve oğlunu esirler arasından çıkardı.
Onlara, silahlar hariç olmak üzere, hurmalıklarını, deve, davar ve sığır gibi hayvanlarıyla bütün eşya ve emtialarını geri verdi.
Zebir b. Bata ailesi, Sabit b. Kays hanedanıyla birlikte bulundular ve yaşadılar.( Asım Köksal İslam tarihi: Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 520 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder