(mesnevi’den: 6. Cilt/ 845-885 no’lu beyitlerin tercümesi)
Allah için kulluk et, insanların kabulüyle reddiyle ne işin var?
Adamın birisi, büyük bir
zatın evinin kapısında sahur davulu çalmakta idi. Gece yarısı aşk ile şevk ile
davul çalıyordu. Ona birisi dedi ki:
Bre adam! Evvelâ bu davulu, seher vakti çal, gece yarısı nedir bu kepazelik? Bir de ey şunu da bil ki bu evde hiç kimse
yok. Burada şeytandan, periden başka
kimse yokken ne diye vaktini zay ediyorsun?
Tefi, davulu birisi duysun diye çalıyorsan duyacak kulak sahibi adam nerede? Bunu
anlamak için akıl lâzım, fakat akıl hani?
Davulcu dedi ki: Sen sözünü bitirdin şimdi cevabımı dinle de şaşırıp kalma.
Sence şimdi gece yarısı ama bence neşe sabahı yaklaştı.
Her yenilgi benim katımda zafere döndü. Bütün geceler, gözüme gündüz kesildi. Nil
ırmağı firavun’a kandır ama Musa’ya kan değil, sudur ey akıllı kişi. Sana göre
olan demir ve mermer serttir ama Davut peygambere göre mum gibi yumuşaktır.
Dağ, sana karşı ağırdır, cansızdır, fakat Davut’un önünde usta bir çalgıcı, bir
okuyucudur.
Senin önünde o kırık taşlar susarlar. Fakat Hazreti Muhammed’in önünde fasih
bir hale gelir, hamdü senada bulunurlar, tesbih eder.
Senin önünde mescidin direği ölüdür, fakat Ahmed Sallallahü aleyhi ve sellem’e
karşı gönlünü aldırmış bir âşıktır. Ondan ayrılınca ağlar.
Cihanın bütün parçaları halkın önünde ölüdür, Allah’ın huzurundaysa bilgi sahibi ve mutidir.
Bu konuda ayette şöyle buyurulur:
“Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah'ı tespih ederler. Her
şey O'nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O,
halîm'dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.”(İsra/44)
Bu evde bu konakta kimse yok, neden bu davulu çalıyorsun, dedin. Bu halk, Allah
için paralar verir, yüzlerce hayrın temelini atar, mescitler yaparlar. Sarhoş
âşıklar gibi uzun bir yol olan Hacca giderler, seve seve canları ile mallarını
feda ederler de “Hiç o evde (Beytullah’ın içinde) kimse yok” derler mi? Ev
sahibi, ev içinde gizlenen cana benzer.
Allah’ın nuru ile nurlanan, sevgilinin konağını dolu görür.
Nice dolu ve kalabalık konaklar vardır ki
işin sonunu görenler, onları boş görürler.
Kimi dilersen Kâbe’de ara da derhal önünde beliriversin.
Ziynetli ve yüce olan bir suret, nasıl olur da Tanrı yurdu olmaz, boş olur?
845-Ona kapı kapanmaz, o geldi mi derhal açılır. Fakat başkaları, aşkla değil,
ihtiyaçlardan gelirler.
Hacca
gidenler, neden bir ses duymadan “Lebbeyk” (Emret! Emrine amadeyiz) deyip
duruyoruz derler mi?
Hakikatte onların “Lebbeyk” demeyi başarmaları, bir ve tek olan Allah’tan gelen
bir sestir.
Ben de koku aldım, biliyorum bu köşk, bu konak, can meclisinin kurulduğu yerdir
toprağı da kimyadır.
Nihayet bu sahur davulum, denizleri coşturacak, inciler saçacak, ihsanlarda
bulunacak.
İnsanlar, savaş ve mücadele saflarında Allah
için canlarını ortaya koyarlar.
Birisi Eyyüp gibi belâlara düşer, öbürü Yakup gibi sabreder.
Yüz binlerce susuz ve muhtaç kişi, Allah için umuda kapılıp çalışır durur.
Ben de suçları bağışlayan, örten Allah için bu kapıdan sahur davulu çalıyorum,
benim de ümidim de onda.
Ey gönül! Parasını almak için müşterimi istiyorsun? Allah’tan daha iyi müşteri
kim olabilir?
880. Malından pis dağarcığı alır, sana
kendinden ışıklanan bir gönül nuru verir.
Hakikatte yok olan şu buz kesmiş bedeni alır, hayalimize sığmaz bir saltanat
ihsan eder.
Birkaç damla göz yaşı alır, şekerlerin, balların hased ettiği kevseri bağışlar.
Sevdalarla, dertlerle dolu ah-ı alır, her ah-a karşılık yüzlerce kârlı mevkii
lütfeder.
Gözyaşı bulutunun sürdüğü ah bulutu yüzündendir ki Halil’e çok ah eden
anlamında (Evvah) dedi.
885. Gel de hemen şu eşi olmayan alışverişi
durmayan pazarda eskileri sat, hazır ve elde bir olan beyliği al. Eğer bir
şüphe gelir de yolunu vurursa ticarette bulunan peygamberleri kendine senet
yap.
O padişahlar padişahı, onların talihlerini öyle yaver etti, onlara öyle bir
baht verdi ki dağlar bile onların pılı pırtılarını çekmeye muktedir değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder