7 Ocak 2020 Salı

Allah'ın Kahr-ı gazabına uğrasınlar

Fatih Sultan Mehmet bir gün şehri gezerken derinden gelen bir inilti işitmişti. “Bu adamı bulup getiresiz” diye emir vermişti. Gidenler, üstü başı pejmürde bir kıyafette, bir keşişi hapsedildiği yerden çıkarıp getirdiler.
Padişah: “Bu ne haldür? Sizi neden hapsettiler” diye sordu.
- Şevketlüm, muhasara başlayınca, Kostantin bu fakiri huzuruna çağırdı. “Şehri Türkler alacak mı?” diye sordu. Ben de okuduklarıma istinaden:
- Maalesef alacaklar; dedim. Beni doğru sözümden ötürü hapsetti. Fakat işte siz şehri zapt ettiniz. Sözümü, fikrimi teyid ettiniz, dedi.

Fatih:İstanbul bizim elimizden çıkacak mı?, diye sordu. 

Keşiş: “Bu güzel şehrin düşmanı çoktur. Fakat hale, duruma bakarak şehrin uzun zaman sizin elinizde kalacağını söyleyebilirim. Ne zaman ki, sizin aranızda da fesat artar, şahsî menfaat ön planda düşünülmeye başlanır, elindeki emvali (malları) yabancılara satanlar çoğalır ve yabancılardan medet umanlar artar; işte o zaman İstanbul sizin elinizden de çıkar” dedi.

Fatih ellerini yukarıya kaldırarak: “Dilerim Allah’tan ki, bunlar Allah’ın kahr-ı gazabına uğrasınlar” diye dua etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder