Cebrail Aleyhisselam
Cebrail aleyhisselam dört büyük melekten biridir. Dünyadaki görevi
peygamberlere vahiy getirmektir. Hz. Meryem’e normal bir insan şeklinde
görünerek rabbinin elçisi olduğunu ve ona temiz bir erkek çocuğu bağışlamak
için geldiğini söylemiştir. (Meryem /17-19)
Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahü aleyhi ve
sellem’e Kur’ân-ı Kerîm’i vahyedip öğretmiştir. İlk defa Hira dağında, bütün
ufku kaplamış ve bir taht üzerinde oturmuş halde Hz. Peygamber’e gelip aslî
sûretinde görünmüş, onu kuvvetle sıkarak okumasını istemiş, böylece ilk vahyi
getirmiştir. (Buhârî Ta’bîr/ 1, Bed’ü’l-Halḳ/7; Müslim /Îmân/ 257). Hz.
Peygamber onu bir kere de aslî hüviyetiyle Mirac’da “sidretü’l-müntehâ”da görmüştür.
Hadis-i şerifte Hazreti Cebrail’in 600 kanadı olduğu bildirilmektedir. (Müslim İman/280)
Hadislerde Cebrâil’in zaman zaman güzel bir insan şeklinde,
birkaç defa da Dihye b. Halîfe adlı sahâbînin sûretinde Hazreti Peygamber’e
gelerek onu abdest, namaz, kurban, hac gibi ibadetlerin mahiyeti ve uygulama
şekilleri hakkında eğittiği, itikadî, fıkhî ve ahlâkî konularda açıklamalarda
bulunduğu, ashaptan bazılarının da bunların bir kısmına şahit olduğu rivayet
edilir. (Müsned, 4/ 129,; Müslim, “Mesâcid”, 166, 167)
Bu görüntülerinden birini aşağıdaki hadis-i şeriften
öğreniyoruz.
)حديث مرفوع حديث موقوف) عَنْ أَبِي سَلَمَةَ ، قَالَ : قَالَتْ عَائِشَةُ : رَأَيْتُ النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَاضِعًا يَدَيْهِ عَلَى مَعْرَفَةِ فَرَسِ
دِحْيَةَ الْكَلْبِيِّ ، وَهُوَ يُكَلِّمُهُ . قَالَتْ : قُلْتُ : يَا رَسُولَ
اللَّهِ ! رَأَيْتُكَ وَاضِعًا
يَدَيْكَ عَلَى مَعْرَفَةِ فَرَسِ دِحْيَةَ الْكَلْبِيِّ ، وَأَنْتَ تُكَلِّمُهُ ؟
، قَالَ : " أَوَ رَأَيْتِيهِ ؟ " . قَالَتْ : نَعَمْ . قَالَ : "
ذَاكَ جِبْرِيلُ ، وَهُوَ يُقْرِئُكِ السَّلامَ " ، قَالَتْ : وَعَلَيْهِ
السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ، جَزَاهُ اللَّهُ مِنْ صَاحِبٍ
وَدَخِيلٍ خَيْرًا ، فَنِعْمَ الصَّاحِبُ ، وَنِعْمَ الدَّخِيلُ " ، قَالَ سُفْيَانُ : الدَّخِيلُ : الضَّيْفُ
“Ebu seleme (r.a) den: Hazreti Aişe (r.a.) şöyle dedi:
Resûlullah (s.)i, elini, Dıhyetü’l-Kelbî’nin atının yelesinin üzerine koymuş
olduğu halde onunla konuşuyorken gördüm. Ya Rasûlallah! Seni, elini
Dıhyetü’l-Kelbî’nin atının yelesinin üzerine koymuş olduğu halde onunla
konuşuyorken gördüm, dedim. “Sen gördün mü” dedi. “Evet” dedim. “o Cibrîl’dir,
sana selam söylüyor” dedi. Ben de: “ Ve aleyhisselam, ve rahmetullahi ve
berekâtühû, Allah ev sahibine de, misafirini de iyilikler, hayırlar versin; ne
güzel ev sahibi, ne güzel misafir” dedim” (Müsned-i Ahmed 6/146)
وعن ابن عباس قال : كنت مع أبي عند رسول الله - صلى الله عليه وسلم - وعنده
رجل يناجيه ، فكان كالمُعْرِضِ عن أبي ، فخرجنا من عنده ، فقال أبي : أي
بني ، ألم تر إلى ابن عمك كالمُعرِض عني ؟ فقلت : يا أبت ، إنه كان عنده رجل يناجيه
. قال : فرحنا إلى النبي - صلى الله عليه وسلم - فقال أبي : يا رسول الله ، قلت لعبد الله كذا
وكذا ، فأخبرني أنه كان عندك رجل يناجيك ، فهل كان عندك أحد ؟ فقال رسول الله -
صلى الله عليه وسلم - :
" وهل رأيته يا عبد الله ؟ " . قلت : نعم . قال :
" فإن ذلك جبريل - عليه السلام - هو الذي شغلني عنك
“Abdullah b. Abbas da der ki: "Babam Abbas'la
birlikte, Resûlullah Sallallahü aleyhi ve sellemin yanında idim. Resûlullah
(a.s.)ın yanında da, bir adam bulunuyor ve onunla fısıldaşıyordu. Resûlullah
(a.s.) babamdan yüz çevirmiş gibi idi (Onunla pek ilgilenmiyordu). Resûlullah
(a.s.)ın yanından, dışarı çıktık. Babam, bana: 'Oğulcuğum! Amcanın oğlunun,
benden yüz çevirir gibi olduğuna dikkat etmedin mi?' dedi. Ben: 'Babacığım! O,
yanında bulunan bir adamla fısıldaşıyordu' dedim. Bunun üzerine, hemen
Resûlullah (a.s.)ın yanına döndük. Babam: 'Yâ Rasûlallah! Abdullah'a şöyle
şöyle söylemiştim. O da, senin yanında bulunan bir adamla fısıldaşdığını bana
haber verdi. Senin yanında bir kimse var mıydı?' dedi. Resûlullah (a.s.), bana:
'Ey Abdullah! Sen onu gördün mü?' diye sordu. Ben: 'Evet! Gördüm' dedim. Resûlullah
(a.s.): 'İşte o, Cebrail idi. Seninle ilgilenmekten, beni o meşgul etti!'
buyurdu.” (Ahmed 1/294)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder