Yurdumuzda bir Ekim, yedi Ekim arası “Camiler ve din
görevlileri haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu münasebetle bu yazımızı Cami,
İmam-Hatip, Müezzin ve Cemaate tahsis etmeyi uygun bulduk.
Cami: İslam dinine ait ibadet yerlerinin adıdır.
Bu kutsal yerin adı Kur’an-ı Kerimde “Mescid” olarak geçmektedir. Kur’an
ifadesiyle yeryüzünde ilk yapılan mescid, Mekke’de bulunan ve dünyadaki bütün
Müslümanların kıblesi olarak, namaz kılarlarken yöneldikleri “Kabe-i
Muazzama”dır. (Al-i İmran/96) Orada yapılan
ibadetin sevabı başka yerlerde yapılanlardan kat kat fazladır.Ondan sonra en faziletli mescid, Medine-i Münevvere’de bulunan “Mescid-i Nebevi”dir. Bu konuda bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: Benim şu Mescidimde (Mescid-i Nebevide) kılınan bir namaz, başka yerde kılınan bin namazdan daha efdaldır. Sadece Mescid-i Haram (Kâbe) müstesnadır. Mescid-i Haram’da (Kâbe’de) kılınan bir namaz yüz bin namazdan daha efdaldır. (Tecrid-i Sarih 4 / 204)
Üçüncü derecede ise Kudüs’te bulunan “Mescid-i Aksa’dır. Hadis-i Şerifte: “Mescid-i Aksâ ise, Mescid-i Haramdan sonra yeryüzünde yapılan ilk mesciddir.” Buyurulmuştur. (Buhari Enbiya 10, 40; Müslim / Mesacid 1,2) Orada kılınan bir namaz da başka camilerde kılınan namazlardan daha faziletlidir.
Dünya üzerindeki bütün Camiler, Kabe’nin
şubeleridir ve yeryüzünün en hayırlı yerleridir. Bir hadis-i şerifte şöyle
buyurulur: “Allah Teâlâ’nın bir beldede en beğendiği
yer oranın mescitleri, bir beldede en sevmediği yer de oranın çarşı-pazarıdır.”
(Müslim, Mesâcid 288)
“Kim Allah rızası için bir mescid yaparsa, Allah da o
kimseye cennette bir ev yapar” (Ahmed,
Müsned, VI, 461)
“Bir kimsenin câmide cemaatle
kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha
sevaptır. Şöyle ki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir maksatla
değil, sadece namaz kılmak üzere câmiye gelirse, câmiye girinceye kadar attığı
her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Câmiye
girince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyormuş gibi
sevap kazanır. Biriniz namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eziyet
etmediği ve abdestini bozmadığı müddetçe melekler: Allahım!
Ona merhamet et! Allahım! Onu bağışla!
Allahım! Onun tövbesini kabul et! diye ona dua ederler.”
(Buhârî, Salât 87, Müslim, Tahâret 12)
Caminin fazileti ile ilgili şöyle bir hadis nakledilir:
Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den
rivayet edildiğine göre, siyah bir kadın - veya siyah bir genç- Mescid-i
Nebevî’yi süpürürdü. Bir ara Resûlullah (sav) o kadını -veya genci-
göremeyince onun nerede olduğunu sordu.
- Öldü, dediler. Hz. Peygamber:
- “Bana haber verseydiniz ya!”
buyurdu. Sahâbîler o kadını -veya genci- önemsememişlerdi. Resûl-i Ekrem sallallahu
aleyhi ve sellem sözüne devamla “Bana mezarını
gösterin” buyurdu. Mezarını gösterdiler. Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem onun cenaze namazını kıldıktan sonra şöyle buyurdu:
“Bu kabirler orada yatanlar için zifirî
karanlıktır. Üzerlerine kılacağım namaz sebebiyle Allah Teâlâ onların
kabirlerini aydınlatır.” (Buhârî, Cenâiz 67; Müslim, Cenâiz 71)
İmamlık ise mesleklerin en şereflisidir. Çünkü imam, Hazreti peygamberin
halifesidir, vekilidir, onun mirasçısıdır. O’nun görevini üstlenmiştir. Bir
hadiste şöyle buyurulur: “Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır.
Peygamberler altın gümüş değil, sadece ilmi miras bırakmışlardır. İşte bu ilim
mirasına konan kimse, çok büyük bir kısmet kazanmış olur” (Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, İlim 19.)
Müezzinlik yapmanın fazileti hakkında hazreti Peygamber
(sav) Ebu Said-i Hudri’ye şöyle buyurmuştur: “Ben senin koyunu ve
kır hayatını sevdiğini görüyorum. Koyunlar arasında veya kırda iken, namaz için
ezan okuduğunda sesini iyice yükselt. Çünkü müezzinin sesinin ulaştığı yere
kadarki alanda olup da onu işiten cin, insan ve her varlık, kıyamet gününde
ezan okuyanın lehine şahitlik yaparlar.” (Buhârî, Ezân 5, Nesâî, Ezân 14)
Cemaate gelince, elbette onun da çok büyük değeri
vardır. Bir hadis-i şerifte: “Allah’ın yardımı cemaat ile beraberdir”
buyurulmuştur. (Tirmizî, Fiten 7; Nesâî, Tahrîm
6 )
Hadisimizi şöyle anlamak da mümkündür. Şeytan bir
iki kişiyi kolaylıkla yanıltma ve onlara kötülük yapma yoluna gider. Üç kişi
olunca böyle bir düşünceden vazgeçer.
Şayet İslam dinini
bir binaya benzetirsek, beş vakit namaz, Müslümanları, bu binanın sakinlerini
günde beş defa bir araya getirir. Cuma namazı ise, haftada bir defa toplar.
Bayram namazları ise yıllık olağan kongredir. Hac ise bütün dünya
Müslümanlarını ömürde bir defa olsun genel kongre olarak bir araya getirir. Bu
sayede dünya Müslümanları birbirleriyle tanışır, konuşur, dertleşirler…
Yüce Rabbim, minarelerimizi ezansız, gönüllerimizi imansız,
camilerimizi, imamsız ve cemaatsiz bırakmasın. Amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder