Hazreti
Peygamber (s.)in Mekke’de bulunduğu zaman Mekkelilerin ileri gelenlerinden Nadr
bin Haris isminde bir müşrik kâfir vardı.
Nadr
b. Haris; Hazreti Peygamber Sallallahü aleyhi ve sellem Kur'ân-ı Kerîm okuduğu
zaman: "Bunlar, öncekilerin masallarıdır! Ben de size, Allah'ın indirdiği
gibi, indireceğim!" derdi. Kur'ân-ı Kerim’de içinde "esâtîr"
kelimesi geçen sekiz âyet, Nadr b. Haris hakkında nazil olmuştur.
Peygamberimiz (a.s.) bir meclise oturup Allah'ı anar,
Allah'a inanmaya davet eder, Kur'ân-ı Kerîm okur, kendilerinden önceki
milletlerden hangilerinin ne gibi musibetlere uğradıklarını anlatarak kavmini
uyarırdı; o meclisten kalkar kalkmaz, arkasından Nadr b. Haris gelir,
Peygamberimiz (a.s.)ın yerine geçer ve: "Ey Kureyş cemaati! Vallahi, ben
ondan daha güzel söylerim… derdi.
Nadr b. Haris bir gün Peygamberimiz (a.s.)a rastlayıp:
"Sen Kureyşîlerin yakın bir zamanda vurulup yere düşeceklerini ve bunun
sana Allah tarafından vahy edildiğini söylüyormuşsun, öyle mi?" diye
sordu. Peygamberimiz (a.s.): "Evet, ben söyledim! Sen de
onlardansın!" buyurdu. Efendimiz bu sözünü şu ayete istinaden söylemişti:
“O topluluk
yakında (Bedir'de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.” (Kamer/45)
Bedir savaşı kazanılınca, Kureyş müşriklerinden esir
edilmiş olanlar, Üseyl'de Peygamberimiz Aleyhisselama arz edilmişlerdi. Peygamberimiz
Aleyhisselam, Nadr b. Hâris'i görünce, ona uzun uzun baktı.
Nadr, yanındaki adama: "Muhammed vallahi beni
öldürecek! O, bana, öldürecek gibi baktı!" dedi. Yanındaki adam: "Vallahi,
korktuğun için, sana öyle geliyor!" dedi. Nadr, Mus'ab b. Umeyr'e: "Ey
Mus'ab! Sen bana akrabalık yönünden bunlardan daha yakınsın. Arkadaşlarım
hakkında ne yaparsa, bana da öyle yapması için, sahibine söyle! Vallahi, sen
benim dediğimi yapmazsan, o beni öldürür!" dedi.
Mus'ab: "Allah'ın Kitabında zikredildiği üzere,
şöyle şöyle söyleyen; (Bunlar geçmişlerin masallarıdır”diyen, Peygamberi için
de: "Ey Kureyş cemaatı! Vallahi, ben ondan daha güzel söylerim. Siz benim
yanıma geliniz! Ben size onun anlattıklarından daha güzelini anlatırım"
dedikten sonra, Acem şahlarının, Rüstem ve İsfendiyarın hikâyelerini anlatır; "Muhammed benden ne ile daha güzel
konuşurmuş? Ben size anlattığım hikâyeleri nasıl başkalarından yazıp aldımsa, o
da bunları başkalarından yazıp almıştır!" diyen sen değil miydin?", dedi. Nadr b. Haris, Mus'ab b. Umeyr'in
söylediklerini duymazdan gelerek: "Bana arkadaşlarım gibi muamele yapsın! Onlar
öldürülürse, ben de öldürüleyim. Onlara eman verilirse, bana da eman
verilsin!" dedi. Mus’ab b. Umeyr ona: “Ebu Uhayha’yı dinden döndürüp
tekrar şirke çeviren sen değil miydin?” "Üstelik
sen Resûlullah’ın ashabına da çeşitli işkenceler uygulayan sen değil miydin?”
dedi.
Nadr b. Haris: "İyi amma, vallahi, sen bizim
elimizde esir olsaydın, ben sağ oldukça seni hiçbir zaman Kureyş'e
öldürtmezdim!" dedi. Mus'ab b. Umeyr "Senin bunu doğru söylediğine
inanıyorum. Fakat ben senin gibi değilim. İslâmiyet aramızdaki akrabalık
bağlarını kesmiştir!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam; Safra'da Nadr b. Hâris'in
boynunun vurulmasını Hz. Ali'ye emir buyurunca, Mikdad: "O, benim
esirimdir! Ben ondan kurtulmalık akçesi alarak yararlanacağım" dedi. Peygamberimiz
Aleyhisselam, Hz. Ali'ye: "Vur onun boynunu!" buyurunca boynu vuruldu
ve sonra da efendimiz: "Allah'ım! Mikdad'ı fazl u kereminle zengin
yap!" diyerek, Mikdad hakkında dua buyurdu. (Bu olaydan, aşırı İslam
düşmanı, esir edilirse öldürülmesinin caiz olduğunu öğreniyoruz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder