Hicretin ikinci yılında vuku
bulan Bedir muharebesinde peygamberimizin amcası Abbas da müşrikler tarafında
bulunuyordu. Savaşın sonunda yetmiş müşrik cehenneme gönderilmiş yetmiş kadar
da esir alınmıştı. Hazreti Peygamber (s.)in amcası Abbas da esirler arasında
idi. Yapılan istişare neticesinde zengin olan esirlerden fidye alınması
kararlaştırıldı.
Peygamberimiz
Aleyhisselam amcası Abbas’a:
"Ey
Abbas! Kendin ve kardeşinin oğlu Akîl bin Ebi Talib ve Nevfel b. Haris ile
antlaşmalın Utbe b. Amr için fidye (kurtulmalık akçesi) öde! Sen servet
sahibisin!" buyurdu. Hz. Abbas:
"Yâ
Rasûlallah! Ben, Müslümandım. Kureyş kavmi beni zorlayarak yola
çıkardılar!" dedi.
Peygamberimiz
Aleyhisselam: "Senin Müslümanlığını Allah bilir, dediğin doğru ise, Allah
elbette onun ecrini sana verir. Amma, senin işin, görünüşte, bizim aleyhimize
idi. Sen hele kurtulmalık akçelerini ödemeye bak!" buyurdu ve onun yanında
bulunan 20 ukiyye (800 dirhem) altına da, harp ganimeti olarak elkoydu.
Hz. Abbas:
"Yâ Rasûlallah! Bari bunu kurtulmalık akçeme mahsub et!" deyince,
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Hayır! O Allah'ın senden bize nasip ettiği
bir şeydir, ganimettir!" buyurdu.[1][508]
Hz. Abbas:
"Yâ Rasûlallah! Demek, sen beni geri kalan şu ömrüm boyunca halktan
dilenmeye terk ediyorsun?!" dedi.
Peygamberimiz
Aleyhisselam: "Ey Abbas! Zevcen Ümmü Fadl'a verdiğin, gömmüş olduğun o
mallar, o altınlar nereye gitti (ne oldu)?" diye sordu.
Hz. Abbas:
"Hangi altınlar?" dedi.
Peygamberimiz
Aleyhisselam: "Hani, sen Mekke'den yola çıkacağın gün, yanınızda zevcen
Hâris'in kızı Ümmü Fadl ile ikinizden başka bir kimse bulunmadığı sırada, Ümmü
Fadl'a: 'Bu seferimde başıma ne geleceğini bilmiyorum. Eğer bir musibete
uğrarsam, şu kadarı senin içindir! Şu kadarı Ubeydullah içindir! Şu kadarı Fadl
içindir! Şu kadarı Kusem içindir! Şu kadarı da Abdullah içindir!' dediğin
mallar, altınlar!" buyurdu.
Hz. Abbas: "Bunu
sana kim haber verdi?! Vallahi, bunu benden ve Ümmü Fadl'dan başka, halktan
hiçbir kimse bilmiyordu!" dedi.
Peygamberimiz
Aleyhisselam: "Bunu bana Allah haber verdi" buyurdu.
Hz. Abbas: "Seni
hak ile peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki; bunu benden başka, Ümmü
Fadl'dan başka, insanlardan hiçbir kimse bilmiyordu. Ben şehadet ederim ki; sen
Allah'ın gerçekten resûlüsün ve doğrusun! Ben şehadet ederim ki; Allah'tan
başka ilah yoktur ve sen de, hiç şüphesiz, Allah'ın resûlüsün!" dedi.[2] (Asım Köksal İslam tarihi)
Bu hadisede
Hazreti Peygamber Sallallahü aleyhi ve selemin, amcası Abbas’a haber verdiği ve
“Bunu bana Allah haber verdi” demesi Kur’an-ı kerimde yoktur. bundan da
anlaşılıyor ki, Hazreti Peygamber (s.)e Kur’an’dan başka bir çok şeyler de
vahyolunmuş, bildirilmiştir. ‘Kur’an’da olmayan şeyi kabul etmem diyenlerin
kulakları çınlasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder