25 Temmuz 2020 Cumartesi

Hazreti Abbas’dan fidye alınması, Efendimizin bir mucizesi daha!



Hicretin ikinci yılında vuku bulan Bedir muharebesinde peygamberimizin amcası Abbas da müşrikler tarafında bulunuyordu. Savaşın sonunda yetmiş müşrik cehenneme gönderilmiş yetmiş kadar da esir alınmıştı. Hazreti Peygamber (s.)in amcası Abbas da esirler arasında idi. Yapılan istişare neticesinde zengin olan esirlerden fidye alınması kararlaştırıldı.
Peygamberimiz Aleyhisselam amcası Abbas’a:
"Ey Abbas! Kendin ve kardeşinin oğlu Akîl bin Ebi Talib ve Nevfel b. Haris ile antlaşmalın Utbe b. Amr için fidye (kurtulmalık akçesi) öde! Sen servet sahibisin!" buyurdu. Hz. Abbas:
"Yâ Rasûlallah! Ben, Müslümandım. Kureyş kavmi beni zorlayarak yola çıkardılar!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Senin Müslümanlığını Allah bilir, dediğin doğru ise, Allah elbette onun ecrini sana verir. Amma, senin işin, görünüşte, bizim aleyhimize idi. Sen hele kurtulmalık akçelerini ödemeye bak!" buyurdu ve onun yanında bulunan 20 ukiyye (800 dirhem) altına da, harp ganimeti olarak elkoydu.
Hz. Abbas: "Yâ Rasûlallah! Bari bunu kurtulmalık akçeme mahsub et!" deyince, Peygamberimiz Aleyhisselam: "Hayır! O Allah'ın senden bize nasip ettiği bir şeydir, ganimettir!" buyurdu.[1][508]
Hz. Abbas: "Yâ Rasûlallah! Demek, sen beni geri kalan şu ömrüm boyunca halktan dilenmeye terk ediyorsun?!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ey Abbas! Zevcen Ümmü Fadl'a verdiğin, gömmüş olduğun o mallar, o altınlar ner­eye gitti (ne oldu)?" diye sordu.
Hz. Abbas: "Hangi altınlar?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Hani, sen Mekke'den yola çıkacağın gün, yanınızda zevcen Hâris'in kızı Ümmü Fadl ile ikinizden başka bir kimse bulunmadığı sırada, Ümmü Fadl'a: 'Bu seferimde başıma ne geleceğini bilmiyorum. Eğer bir musibete uğrarsam, şu kadarı senin içindir! Şu kadarı Ubeydullah içindir! Şu kadarı Fadl içindir! Şu kadarı Kusem içindir! Şu kadarı da Abdullah içindir!' dediğin mallar, altınlar!" buyurdu.
Hz. Abbas: "Bunu sana kim haber verdi?! Vallahi, bunu benden ve Ümmü Fadl'dan başka, halktan hiçbir kimse bilmiyordu!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Bunu bana Allah haber verdi" buyurdu.
Hz. Abbas: "Seni hak ile peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki; bunu benden başka, Ümmü Fadl'dan başka, insanlardan hiçbir kimse bilmiyordu. Ben şehadet ederim ki; sen Allah'ın gerçekten resûlüsün ve doğrusun! Ben şehadet ederim ki; Allah'tan başka ilah yoktur ve sen de, hiç şüphesiz, Allah'ın resûlüsün!" dedi.[2] (Asım Köksal İslam tarihi)
Bu hadisede Hazreti Peygamber Sallallahü aleyhi ve selemin, amcası Abbas’a haber verdiği ve “Bunu bana Allah haber verdi” demesi Kur’an-ı kerimde yoktur. bundan da anlaşılıyor ki, Hazreti Peygamber (s.)e Kur’an’dan başka bir çok şeyler de vahyolunmuş, bildirilmiştir. ‘Kur’an’da olmayan şeyi kabul etmem diyenlerin kulakları çınlasın.


[1][508] İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 13-1 4, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 353, Ta beri", Târih, c. 2, s. 290, E bu Nuaym, Delâilü'n-
[2][524] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 15.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder