عن أبي الْيَقظان عَمَّار بن ياسر رضي
اللَّه عنهما قال : سمِعْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقول : «
إنَّ طُولَ صلاةِ الرَّجُلِ ، وَقِصر خُطْبَتِه ، مِئنَّةٌ مِنْ فقهِهِ .
فَأَطِيلوا الصَّلاةَ ،وَأَقْصِروا الخُطْبةَ »رواه مسلم .
Ammâr İbni Yâsir )r.( Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i
şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Bir adamın namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesmesi dini iyi
bildiğini gösterir. Bu sebeple namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesiniz.” (Müslim, Cum`a 47.)
Açıklamalar: Bir önceki
hadisimizin râvisi olan Ebû Vâil’in anlattığına göre, Ammâr İbni Yâsir özlü bir
hutbe okumuştu. Konuşmayı zevkle dinleyen müslümanlar ona künyesiyle hitâb
ederek:
-
Ebü’l-Yakzân! Çok güzel konuştun. Hutbeyi biraz daha uzatsaydın iyi ederdin,
dediler. O zaman Ammar, konuşmasını neden gereğinden fazla uzatmadığını şöyle
açıkladı:
- Ben
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:
“Bir adamın namazı uzun kıldırıp
hutbeyi kısa kesmesi, dini iyi bildiğini gösterir. Bu sebeple namazı
uzun kıldırıp hutbeyi
kısa kesiniz. Çünkü
öyle sözler vardır
ki, insanı âdeta
büyüler” (Müslim, Cum`a 47).
Peygamber
Efendimiz bu hadîs-i şerîfte, namaz ile hutbenin birbirine nisbetle uzunluğu ve
kısalığı konusunda bir fikir vermektedir. Sadece bu hadise bakarak uzun namaz
kıldırmanın caiz olduğu söylenemez. Zira 230 numaralı hadiste Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in:
“Sizden
biriniz insanlara namaz kıldırdığı zaman hafif tutsun. Çünkü onların arasında
zayıf, hasta ve yaşlılar vardır. Herhangi biriniz kendi başına namaz kıldığında
ise dilediği kadar uzatsın” buyurmuştur. Aynı konuya dair
diğer bir hadiste de, Allah’ın Resûlü’nün uzun kıldırma arzusuyla namaza başladığı
halde, bir çocuk ağlaması duyunca, arka saflarda bulunan annesinin üzüleceği düşüncesiyle
namazı kısa kesmiştir. Bu sebeple imam, cemaatinin durumunu dikkate almalı ve
namazı yeterinden fazla uzatarak kimseyi bıktırmamalıdır.
Hutbeler
namaza göre daha kısa olmalıdır. Bunun için de hatip, okuyacağı hutbeye özen
göstermeli, söyleyeceği sözleri iyi seçmelidir. Böyle yapılmadığı için de bazı
hutbeler gereğinden fazla uzun olmakta, cemaati bıktırmakta, bazılarını o
câmiye geldiğine, geleceğine pişman etmektedir.
Peygamber
Efendimiz’in bütün hutbeleri kısa, özlü, bu sebeple de çarpıcıydı. Ammar İbni
Yâsir Resûlullah’ın bu sünnetine uyduğu için cemaat onun konuşmasına
doyamamıştı. Hutbeden maksat cemaati söze doyurmak olmamalı, onları bir sonraki
hutbeyi dinlemeye arzulu şekilde göndermelidir. Kendilerini haklı çıkarmak
isteyenler, Vedâ hutbesinin uzun olduğunu söyleyebilirler. Ancak bugün bize
ulaşan şekliyle Vedâ hutbesi, Resûlullah Efendimiz’in o ilk ve son haccı
sırasında, muhtelif yerlerde yaptığı konuşmaların bir araya toplanmasından
meydana gelmiştir. “Nebiyy-i Muhterem Efendimiz’in namazı da hutbesi de normal
uzunlukta idi.” İmam ve hatiplerimiz bu ölçülere uymalı; Allah’ın kullarını
Allah’ın evinden usandırmamalıdır.
(Riyazü’s-Salihîn Tercemesi Hadis no: 701
Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder