Peygamberimiz Aleyhisselam, Mekke’nin fetih günü Arc'a
geldiği zaman, çok susamıştı. Susuzluğunu gidermek için, başına su döktü.
Yüzünü yıkadı. Müslümanlar, yaya ve binitli olarak, Peygamberimiz
Aleyhisselamla birlikte Kurâu'l-Gamîm'e vardılar.
"Yâ Rasûlallah! Oruçluluk halka çok ağır gelmeye başladı. Halk, senin ne
yapacağına bakıyorlar!" dediler. Peygamberimiz Aleyhisselam; Usfan ile
Emeç arasındaki Kudeyd mevkiine gelince, ikindi namazından sonra, hayvan
üzerinde iken bir bardak su getirtti. Bardağı herkesin göreceği şekilde
kaldırıp onu içti, orucunu açtı. Müslümanların da oruçlarını açmalarını
emretti.
Müslümanlardan bazısının orucunu açtığı, bazısının ise
oruçlarını açmayıp tutmaya devam ettikleri haber verilince, Peygamberimiz
Aleyhisselam: Onlar âsilerdir! (Emre karşı gelenlerdir)! Siz, sabahleyin
düşmanlarınızla karşılaşacaksınız! Orucu açmak sizin için zindeliktir!"
buyurdu. Düşmanla karşılaşacakları haber verilince, hepsi Merru'z-zahran'da
oruçlarını açtılar. (Buhârî. Sahîh. Meğâzi/47 c. 5. s. 90; Ahmed b. Hanbel. Müsned. c. 3.
s. 29)
Abdullah b. Abbas (r.a.)den de şöyle bir rivayet
gelmektedir: Resûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) (ramazanda) seferde
olduğunda bazen oruç tuttu, bazen de tutmadı. Sahabelerden de bir kısmı oruç
tuttular, bir kısmı da tutmadılar.
Sonuç. 90 km. den fazla bir yola gidecek olan kimse geceden
oruca niyet etmeyebilir. Gece niyet eder de gündüz yola çıkarsa, o günün
orucunu tutması daha uygundur. Ama şayet yola çıktıktan sonra bozarsa gene de
keffaret gerekmez, bir gün kaza gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder