4 Haziran 2020 Perşembe

İslam hukukunda hadd (ceza) günahın kefaretidir.



Hukukta bir kural vardır. Bir şey yasaklanınca onu işleyene müeyyide (yaptırım, ceza) da uygulanır ki bir daha yapmasın. Mesela “şu saatlerde sokağa çıkmak yasaktır” denilir. Sonra da çıkanlara ceza uygulanır.
İslam şeriatında da aynı kural geçerlidir. İman edip Salih amel işleyenlere cennet vaad edildiği gibi, suç işleyenlere de cezalar uygulanır. Mesela: Nur suresinin 4. Ayetinde şöyle buyurulur:
Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.(Nur/4)
Peki bu adama bu ceza uygulandığında, günahı da silinmiş midir, yoksa ahirette tekrar hesaba çekilip cezalandırılacak mıdır? İşte bunu cevabı aşağıdaki hadiste verilmiştir:
 أَنَّ عُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، وَكَانَ سَدِيدًا ، وَمِنْ أَحَدِ النُّقَبَاءِ لَيْلَةَ الْعَقَبَةِ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ ، وَحَوْلَهُ عِصَابَةٌ مِنْ أَصْحَابِهِ : " بَايِعُونِي عَلَى أَنْ لا تُشْرِكُوا بِاللَّهِ شَيْئًا ، وَلا تَسْرِقُوا ، وَلا تَزْنُوا ، وَلا تَقْتُلُوا أَوْلادَكُمْ ، وَلا تَأْتُوا بِبُهْتَانٍ تَفْتَرُونَهُ بَيْنَ أَيْدِيكُمْ وَأَرْجُلِكُمْ ، وَلا تَعْصُونِي فِي مَعْرُوفٍ ، فَمَنْ وَفَّى مِنْكُمْ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ ، وَمَنْ أَصَابَ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا فَعُوقِبَ فِي الدُّنْيَا ، فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُ ، وَمَنْ أَصَابَ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا ثَمَّ سَتَرَهُ اللَّهُ فَهُوَ إِلَى اللَّهِ إِنْ شَاءَ عَفَا عنه ، وَإِنْ شَاءَ عَاقَبَهُ " . فَبَايَعْنَاهُ عَلَى ذَلِكَ .
Ashab-ı Kiramdan Ubâde b. Sâmit (r.a.) der ki: "Ben Birinci Akabe Bey'atında bulunmuş olan kişilerden ve kabile temsilcilerindenim. Biz, on iki kişi idik. Resûlullah (a.s.), Akabe'de, geceleyin, çevresinde ashabından küçük bir topluluk bulun­duğu halde, bize: 'Geliniz! Allah'a hiçbir şeyi şerik koşmayacağınız, Bir şey çalmayacağınız, Çocuklarınızı öldürmeyeceğiniz, Ellerinizle ayaklarınız arasında iftira uydurmayacağınız, Mârufta bana isyan ve itaatsizlik etmeyeceğiniz hakkında bana bey'at ediniz! Ahdinize vefa ederseniz, Cenneti kazanırsınız! İçinizden kim de haddi mûcib (Ceza gerektiren) bir şey yapar da kendisine had vurulursa, bu, onun keffâreti olur! yani ahirette tekrar sorgulanmaz. Allah kimin suçunu örtbas ederse, onun işi de Allah'a kalır. Allah dilerse onu azaba uğratır, dilerse affeder, bağışlar buyurdu." (Buhârî Menakıb/43) "Resûlullah (a.s.), kadınlardan aldığı gibi, bizden bey'at aldı. Bu bey’at, savaş farz kılınmadan önce idi.
Buna benzer içki, zina, kumar gibi günahları işleyenler, dünyada iken tövbe edip af dilerlerse, tövbe kapısı her zaman açıktır. Daha sonraları, yaşlanınca tövbe edeceğim diye savsaklarken ecel gelip alıp götürürse onun işi Allah’a kalmıştır. Dilerse bu haramı niye işledin, diye cezalandırır, azab eder, dilerse rahmetiyle muamele edip bağışlar. Buna kimse müdahale edemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder