17 Kasım 2020 Salı

Dört halifenin seçilmeleri

   Hz.Osman (r.a)'in şehid edilmesiyle başlayan ve İslâm tarihinde "el fitnet'ül kübrâ" (en büyük fitne) diye adlandırılan hareketten sonra, halife seçilmiş olup, hilâfetini tanımayanlarla savaşmak üzere Basra'ya gitmiş olan Hz. Ali (ra)’ye, İbnu'l Kevva' ve Kays b. Ibad, Basra'ya gidişinin sebebini sorup söyle dediler:

   "Müslümanların karşı karşıya gelip birbirlerini öldürecekleri bu gelişin, Resulullah (s.a.s.)'in sana olan bir ahdi veya emriyle midir?" Hz.Ali (r.a.) şu cevabı verdi:

   "Bu konuda Resulullah (s.a.s.)'in bana bir ahdi olup olmadığını soruyorsunuz. Bana verilmiş böyle bir ahid yoktur. Vallahi ona ilk inanan ben olduğum gibi, ona ilk defa yalan isnâd eden ben olmayacağım. Şayet bu konuda Resulullah (s.a.s.)'in bana bir ahdi olsaydı, Ebû Bekir (ra) ve Ömer (ra)'in onun minberine çıkmalarına müsaade etmezdim, elimle onlarla savaşırdım [Resulullah (s.a.s.)'in emri olduğu için]. Fakat Resulullah (s.a.s.) ne öldürüldü ne de aniden öldü. Hastalığı birkaç gün ve gece devam etti.

   "Müezzin ona namaz vaktini bildirmek için geldiğinde, O Müslümanlara namaz kıldırtmak için Ebû Bekir (ra)'e emretti. Kaldı ki, benim orada olduğumu da görüyordu.

Allah, Peygamberinin ruhunu alınca, işimize baktık ve Resulullah (s.a.s.)'in dinimiz için lâyık gördüğünü dünyamız için seçtik. Namaz, İslâm’ın aslıdır; o dinin emri, dinin direğidir. Biz (bunun için) Ebû Bekir (ra)'e biat ettik ve o bu işin ehliydi. İçimizden iki kişi dahi ona muhalefet etmedi. Ebû Bekir'e hakkını edâ ettim ve ona itaat etmesini bildim. Onunla beraber askerleri için de cihad ettim. Bana verdiğini aldım, savaşa gönderince gittim; onun emriyle had cezalarını kendi kamçımla yerine getirdim."

   "Ölünce, yerine Ömer (ra) geldi ve arkadaşının (yâni Ebû Bekir'in) yolunu takip etti, onun gibi hareket etti. Böylece Ömer'e biat ettik ve içimizden iki kişi dahi ona muhalefet etmedi. Hiç birimiz de başkasını ona tercih etmedik. Ömer'e hakkını edâ ettim ve ona itaat etmesini bildim. Onunla beraber askerleri içinde cihad ettim. Bana verdiğini aldım, savaşa gönderince gittim; onun emriyle had cezalarını kendi kamçımla yerine getirdim."

   "Hazreti Ömer şehid edilince, Hz. Peygamber (s.a.s.)'e olan akrabalığımı, İslâm’da önceliğimi ve selefiyetimi ve bu işe liyâkatimi düşünerek bu konuda başkasının bana tercih edilmeyeceğini sandım. Vefatından sonra, onun yüzünden halifenin bir günah işlememesi ve kendini mesuliyetten kurtarmak için Ömer (ra) hilâfeti çocuğuna yasakladı ve yeni halifeyi seçmek üzere altı kişilik bir heyet seçti ki ben onlardan biriyim. O isteseydi oğlunu seçebilirdi; yapmadı. Heyet toplanınca, kimsenin bana tercih edilmeyeceğini sandım. Abdurrahman b. Avf, kimi halife tayin ederse ona kesinlikle itaat edileceğine dair bizden söz aldıktan sonra, Osman b. Affan'ın elini tutarak, eline vurdu ve biat etti. Ben de işime baktım. Ona itaatim ise, biatimden önce oldu. Böylece Osman'a biat ettik. Ona hakkını edâ ettim ve itaat etmesini bildim. Onunla beraber askerleri içinde cihâd ettim. Bana verdiğini aldım, savaşa gönderince gittim; onun emriyle had cezalarını kendi kamçımla yerine getirdim."

Hz. Osman şehit edilince halk Hz. Ali’ye koşarak ona biat hususunda ittifak etti. Hz. Ali (r.a) etrafında toplananlara; “Bu iş böyle olmaz, halifeyi seçme hakkı Bedir ehlinindir. Talha, Zübeyr ve Sa’d neredeler?” diye sorunca bunun üzerine Talha, Zübeyr, ve Sa’d b.Ebi Vakkas gelerek biat ettiler, onları takiben muhacir ve ensar, devamında ise diğer halk biat etti. (Suyûti, Tarihu'l-Hulefâ, el-Kahire, 1964, s. 177-178 (bk. Prof. İhsan Süreyya SIRMA, Tarih Şuuru)  

Bu arada Abdullah b. Sebe’ ve arkadaşları Hazreti Osman’ın katillerine kısas uygulanmadıkça biz sana bîat etmeyiz, diyerek Hazreti Aliye karşı tavır aldılar…

Dönemin çilesine şahit olan bir mü’min Hz. Ali’ye gelir ve sorar: “Ey Allah’ın halifesi! Neden Hz. Ebûbekir ve Ömer zamanında meydana gelmeyen bu olaylar senin zamanında meydana geliyor, müminler birbirine düşüyor?” Kederine dem vuran bu suale imam çok içli bir cevap verir: “Hz. Ebûbekir halife olduğunda biz vardık ve ona isyan edeceklerin karşısında tüm varlığımızla duruyorduk. Ömer zamanında da biz vardık ve yine halifeye bağlılığımızla fitnenin kapısında dimdik durmuştuk. Ama bizim zamanımızda yanımızda olacak ne Ebubekir ne Ömer oldu, biz tek kaldık…”

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder