Günler, aylar hatta seneler, içinde meydana gelen hadiseler (olaylar) ile ya en iyi, bayram; ya da en kötü acı gün olarak değerlendirilirler. Bu münasebetle milletler bazı günlari bayram, bası günleri de yas günü, ya da yas senesi olarak ilan ederler.
Bu günlerin içinde en aydınlık ve neşeli gün ile en kara gün Müslümanlara göre elbette Hazreti Enes’in söylediği günlerdir:
Enes b. Malik (r.a.): "Ben hiçbir zaman Resûlullah Aleyhisselamla Ebu Bekir'in Medine'ye gelip girdikleri günden daha ziyalı ve daha güzel olan bir gün görmedim! Resûlullah Aleyhisselamın vefatı gününü de gördüm! Kendisinin içinde vefat ettiği günden daha karanlık, daha hayırsız, daha sevimsiz, daha acı bir gün de görmedim[1]” demiştir. Çünkü Hazreti Peygamber (s.) sıradan bir insan değildi. O, Allah katında en yüksek mertebeyi işgal eden ‘Seyyidülbeşe’ idi. Onu, herkesten ayıran bir alameti daha vardı ki, hadis kitaplarında şöyle ifade ediliyor:
Nübüvvet Mührü: Peygamberlik hâtemi; Peygamberimiz Aleyhisselamın iki kürek kemiğinin arasında, sol kürek kemiğinin ince tarafı yanında, yumulu avuç gibi ve üzerinde küçük taneciklere benzer birtakım benler olup (Ahmed, c. 5, s. 82-83, Müslim , c.4, s. 1824) güvercin yumurtası büyüklüğünde büyükce bir ben vardı. Üzerinde de ince tüyler bitmişti (Buhârî, vudu’/40, Müslim Fezail/1109 s. 1823, Tirmizî Menakıb/11Ahmed 5/ 77).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder