15 Kasım 2020 Pazar

Sakal-ı Şerif hakkında bilgi

 

Bir çok Camilerimizde, müzelerimizde sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) sakalı şerifi ziyaret edilmektedir. Bazı kimseler bunların aslının olmadığını ileri sürerek bu ziyaretleri engellemeye çalışıyorlar. Bu konuda bize ulaşan gerçek bilgiler şöyledir: Hadis-i şerifler:

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَتَى مِنًى ، فَأَتَى الْجَمْرَةَ فَرَمَاهَا ، ثُمَّ أَتَى مَنْزِلَهُ بِمِنًى وَنَحَرَ ، ثُمَّ قَالَ لِلْحَلَّاقِ خُذْ وَأَشَارَ إِلَى جَانِبِهِ الْأَيْمَنِ ، ثُمَّ الْأَيْسَرِ ، ثُمَّ جَعَلَ يُعْطِيهِ النَّاسَ وحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، وَابْنُ نُمَيْرٍ ، وَأَبُو كُرَيْبٍ ، قَالُوا : أَخْبَرَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ ، عَنْ هِشَامٍ ، بِهَذَا الْإِسْنَادِ ، أَمَّا أَبُو بَكْرٍ فَقَالَ فِي رِوَايَتِهِ ، لِلْحَلَّاقِ هَا وَأَشَارَ بِيَدِهِ إِلَى الْجَانِبِ الْأَيْمَنِ هَكَذَا ، فَقَسَمَ شَعَرَهُ بَيْنَ مَنْ يَلِيهِ ، قَالَ : ثُمَّ أَشَارَ إِلَى الْحَلَّاقِ وَإِلَى الْجَانِبِ الْأَيْسَرِ ، فَحَلَقَهُ فَأَعْطَاهُ أُمَّ سُلَيْمٍ وَأَمَّا فِي رِوَايَةِ أَبِي كُرَيْبٍ قَالَ : فَبَدَأَ بِالشِّقِّ الْأَيْمَنِ ، فَوَزَّعَهُ الشَّعَرَةَ وَالشَّعَرَتَيْنِ بَيْنَ النَّاسِ ، ثُمَّ قَالَ : بِالْأَيْسَرِ فَصَنَعَ بِهِ مِثْلَ ذَلِكَ ، ثُمَّ قَالَ : هَا هُنَا أَبُو طَلْحَةَ ؟ فَدَفَعَهُ إِلَى أَبِي طَلْحَةَ

، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : لَمَّا رَمَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْجَمْرَةَ وَنَحَرَ نُسُكَهُ وَحَلَقَ نَاوَلَ الْحَالِقَ شِقَّهُ الْأَيْمَنَ فَحَلَقَهُ ، ثُمَّ دَعَا أَبَا طَلْحَةَ الْأَنْصَارِيَّ فَأَعْطَاهُ إِيَّاهُ ، ثُمَّ نَاوَلَهُ الشِّقَّ الْأَيْسَرَ ، فَقَالَ : احْلِقْ فَحَلَقَهُ ، فَأَعْطَاهُ أَبَا طَلْحَةَ ، فَقَالَ : اقْسِمْهُ بَيْنَ النَّاسِ

Hazreti Enes b. Malik (r.a.) şöyle rivayet ediyor: Resûlullah Sallallahü aleyhi ve sellem Mina’ya geldi. (Şeytana) taşları attı. Sonra Mina’daki menziline geldi ve bir deve kesti. Sonra berberi çağırdı ve -Sağ tarafını işaret ederek- ‘şuradan al’ buyurdu. Sonra sol tarafını (da aldırdı). Daha sonra (Kesilen saçlarının ve sakalının tellerini insanlara dağıtmaya başladı.

Hazreti Ebu Bekir de şöyle anlatıyor: … berbere: “işte buradan böyle al “diye eliyle sağ tarafını gösterdi ve Saçlarını o tarafındakilere dağıttı. Sonra sol tarafını işaret etti ve o tarafının saçlarını da Ümmü Süleym’e verdi. Sonra: “Ebu Talha burada mı?” diye sordu  ve kalanını da ona verdi.

Enes b. Malik’ten bir rivayet de şöyledir: Hazreti Peygamber (s.) taşları attı, kurbanını kesti, berbere sağ tarafını uzattı. O da orayı tıraş etti. Ensardan olan Ebu Talha’yı çağırdı ve saçlarını ona verdi. Sonra sol tarafını tıraş ettirdi ve onları da Ebu talha’ya verdi ve “Bunu insanlara dağıt” buyurdu. (Müslim Hac/56)

Siyer kitaplarında da şu bilgiler yer almaktadır: Peygamberimiz Aleyhisselam, Hicretin 6. yılında Hudeybiye'de başının saçını Hıraş b. Ümeyye'ye kazıtmış;[1] Ümmü Umâre'nin bildirdiğine göre, Müslümanlar Peygamberimiz Aleyhisselamın kesilen saçını bölüşmüşler, bir demet de kendisi alıp vefatına kadar yanında sak­lamıştı. [2]

Efendimizin kesilen saçının bir tek teli bile çevrelerini saran halk tarafından yere düşürülmemişti. [3]

Peygamberimiz Aleyhisselam, alnının saçını da-ricası üzerine-Halid b. Velid'e vermiş, Halid b. Velid onu zaferler kazandığı savaşlarda başına giydiği kalensüvasının içinde taşımıştı.[4]

Hadis kitaplarının ve siyer kitaplarının bize naklettiği bilgiler böyledir. Aslında sakal-ı şerif ziyareti ne farz, ne vacib, ne de sünnettir. Sadece onu canı gibi seven ümmetinin, ona olan sevgisinin tezahürü, yansımasıdır.

 Çünkü insan sevmediği bir kimsenin, sakalını ziyaret şöyle dursun, resmini bile görse yırtıp atmak ister.

Oysa salavat-ı Şerifeler getirerek aşk ile şevk ile, heyecanla gönülden coşarak , Hazreti Peygamber (s.)i hayalinde canlandırarak ziyaret etmesinin ne sakıncası var ki!!!

Rabbim cümlemizi onun şefaati seniyyelerine mazhar buyursun. Amin.



[1] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 313, Vâkıdî, Megâzî, t 2, s. 616, İbn Sa'd, c. 2, s. 98, İbn Haldun, Târih, c. 2, s. 2, s. 35.

[2] Vakıdî, c. 2, s. 615.

[3] İbn Sa'd, c. 2, s. 181 .

[4] İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 111, Bedrüddin Ayni, Umdetu'l-kârî, c. 3, s. 37.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder