7 Kasım 2020 Cumartesi

Ölecek hastaya duanın ve ilacın tesiri olmaz

 

İslam’da duanın önemli bir yeri vardır. Dua, kulun, rabbine karşı kendi acizliğini, Rabbinin kudretinin sonsuzluğunu itiraf etmesi ve bu inançla herhangi bir isteğinin onun dilemesiyle mümkün olacağına inanarak ve umarak Ona yalvarmasıdır diye tarif edebiliriz.

Ancak şu bir gerçektir ki, Allah’ın kesin olarak olmasını takdir ettiği bir şeyi dua değiştirmez. Mesela bir ayet-i kerimede: Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.”(A’raf/34) diğer bir ayette: “O'nun katında her şey bir miktar (ölçü) iledir.”(Ra’d/8) buyurulur. Dolayısıyla her insanın da belli bir ömrü vardır. Fakat bunun ne kadar olduğunu ancak yaratan bilir.

Şunu demek istiyorum. Ecel geldiyse buna ne duanın faydası olur, ne de ilacın. Ama biz sonucunu bilmediğimiz için bir hastaya “eğer ömrü varsa Allah hayırlı şifa versin, vadesi yetmişse iman selameti versin” gibi dua ederiz.

Bu söylediklerimizi aşağıdaki hadis-i şerifler ne güzel açıklıyor:

أَنَّ عَائِشَةَ , قَالَتْ : كُنْتُ أُعَوِّذُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِدُعَاءٍ إِذَا مَرِضَ , كَانَ جِبْرِيلُ يُعِيذُهُ بِهِ , وَيَدْعُو لَهُ بِهِ إِذَا مَرِضَ , قَالَتْ فَذَهَبْتُ أُعَوِّذُهُ بِهِ : " أَذْهِبْ الْبَاسَ رَبَّ النَّاسِ , بِيَدِكَ الشِّفَاءُ , لا شَافِيَ إِلَّا أَنْتَ , اشْفِ شِفَاءً لا يُغَادِرُ سَقَمًا " , قَالَتْ : فَذَهَبْتُ أَدْعُو لَهُ بِهِ فِي مَرَضِهِ الَّذِي تُوُفِّيَ فِيهِ , فَقَالَ : " ارْفَعِي عَنِّي " قَالَ : " فَإِنَّمَا كَانَ يَنْفَعُنِي فِي الْمُدَّةِ "

Hazreti Âişe annemiz derki: "Resûlullah Aleyhisselam, hastalandığı zaman, Muavvizeteyn (Felak ve Nâs) sûrelerini okuyup bedenine üfler ve vücudunu eliyle mesheder, sığardı. Resûlullah Aleyhisselamın hastalığı şiddetlendiği zaman ben de ona Muavvizeteyn sûrelerini oku­maya ve elinin bereketini umarak kendi eliyle kendisine meshetmeye başladım.

Cebrail'in Resûlullah Aleyhisselama hastalığında okumuş olduğu[1]  istiâze duasını da: 'Ey insanların Rabbi! Şu hastalığı gider! Şifa ancak Senin elindedir! Senden başka şifa verici yoktur! Sen öyle bir şifa ver ki, hiçbir hastalık bırakmasın!' diyerek okudum. Resûlullah Aleyhisselam: 'Üzerimden elini kaldır! Bu okuman bana yarar sağlamaz! Ben müddetimi bekliyorum!' buyurdu. [2]

Diğer bir rivayet de şöyledir:

أَن النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كَانَ يعُودُ بَعْضَ أَهْلِهِ يَمْسَحُ بيدِهِ اليُمْنى ويقولُ : « اللَّهُمَّ ربَّ النَّاسِ ، أَذْهِب الْبَأسَ ، واشْفِ ، أَنْتَ الشَّافي لا شِفَاءَ إِلاَّ شِفَاؤُكَ ، شِفاءً لا يُغَادِرُ سقَماً » متفقٌ عليه .

Yine Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, aile fertlerinden biri hastalanınca, sağ eliyle hastayı sıvazlar ve şöyle dua buyururdu:

Bütün insanların rabbı olan Allahım! Bunun ıstırabını giderip, şifa ver. Şifayı veren ancak sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Buna, hiçbir hastalık izi bırakmayacak şekilde şifa ihsan et! (Buhârî, Merdâ 20; Müslim, Selâm 46-49.)  



[1] Ahmed, c. 6, s. 260-261.

[2] İbn Sa'd, c. 2, s. 211, Ahmed, c. 6, s. 261, Belâzurî, c. 1, s. 550.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder