İnsan genelde söylediği
söze karşısındaki muhatabını inandırmak için yemin eder. Ne yazık ki bazı
kimseler kaş yapayım derken göz çıkarırlar. Bunlardan birisi de Allah’ın helal kıldığı
bir şeyi kendilerine haram ederler, üstüne üstlük bir de yemin ederler.
Ancak merhameti bol
rabbimiz, bu şekilde hata eden kullarına daima kolaylık yollarını göstermiştir.
İşte onlardan birisi:
İbn-i Abbas (r.a.)dan
rivayete göre, bir adam Hazreti Peygambere Sallallahü aleyhi ve selleme
gelerek: “Ya Rasûlallah, şu eti yediğim zaman kadına karşı şehvetim uyanıyor.
Bunun için ben et yemeyi kendime haram ettim” dedi. Bunun üzerine Şu ayeti
kerime nazil oldu:
يَا
اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا اَحَلَّ اللّٰهُ
لَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ* وَكُلُوا
مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًا وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى اَنْتُمْ
بِهٖ مُؤْمِنُونَ*
“Ey iman
edenler! Allah'ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram saymayın. Ve aşırı da
gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.” Allah'ın
size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine
inanmakta olduğunuz Allah'a karşı gelmekten sakının. (Maide/87-88)
Elmalılı Hamdi
Yazır merhum, bu ayetlerin tefsirinde şöyle der:
Hasılı, helali
haram, haramı helal yapmayınız da, Allah'ın size rızık olarak verdiği
nimetlerden helal, hoş ve temiz olarak yiyiniz. Ve iman etmiş olduğunuz
Allah'tan korkunuz, azarlamasından korkunuz da ifrat (aşırılık) ve tefrit
(ihmalkârlık)ten çekininiz.
Ne Allah'ın
nimetlerini beğenmemek, onlardan kaçınmak gibi nankörlük, ne de bu dünya
nimetlerini son gaye zannedip Allah'dan ve ahiretten gaflet ederek hırsın ve şehvetin
esiri olunuz.
Rivayet ediliyor
ki, bir gün Resûlullah (s.a.v.) ashâbına kıyameti anlatmış ve son derecede
inzar (korkutma)da bulunmuştu. Ashâb-ı kirâm bundan etkilenip duyguları
incelerek Osman b. Maz'ûn'un evinde toplanmışlar, daima oruçlu olmaya, döşek
üzerinde uyumamaya, et ve yağlı yememeğe, kadınlara yaklaşmamaya, koku
sürünmemeye, dünyayı terketmeye, eski çul, paçavra giyip yeryüzünde seyahat
etmeye ve erkekliklerini kesmeye ittifakla karar vermişler. Derhal bu haber
Resûlullah'a erişmiş, bundan dolayı onlara: "Ben böyle emrolunmadım,
muhakkak ki nefsinizin üzerinizde bir hakkı vardır. Şu halde oruç tutunuz,
iftar da ediniz, namaz kılınız ,uyku da uyuyunuz; ben namaz kılarım, uyku da
uyurum, oruç tutarım, iftar da ederim, et de yerim, yağ da yerim, kadınlara da
yaklaşırım. "Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir"
buyurmuştur.
Yine rivayet
ediliyor ki, Resûlullah tavuk ve palûze yerdi, tatlı ve bal hoşuna giderdi ve
buyurdu ki "Mümin tatlıdır, halâveti, tatlılığı sever." İbnü Mes'ud
hazretlerinden nakledilmiştir ki, bir zat ona: "Ben döşeği kendime haram
ettim" demiş, o da bu âyeti okumuş: "Döşeğine yat ve yeminine
keffaret ver" diye cevap vermiştir.
Buna benzeyen bir
hatayı işleyen kimse önce yeminini bozar, (yani et yer) sonra da yeminine
keffaret öder. Yeminin kefareti aşağıdaki ayette açıklanmıştır:
Yemin kefaretini beyan eden ayet:
لَا يُؤَاخِذُكُمُ
اللّٰهُ بِاللَّغْوِ فٖى اَيْمَانِكُمْ وَلٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ
الْاَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ اِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكٖينَ مِنْ اَوْسَطِ مَا
تُطْعِمُونَ اَهْلٖيكُمْ اَوْ كِسْوَتُهُمْ اَوْ تَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ فَمَنْ لَمْ
يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ ذٰلِكَ كَفَّارَةُ اَيْمَانِكُمْ اِذَا
حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُوا اَيْمَانَكُمْ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ
اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Allah sizi, kasıtsız olarak yaptığınız
yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden sizi
sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin
ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad
etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. İşte
yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur. Yeminlerinizi koruyun.
İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz.” Maide/89)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder