Amr Bin Cemûh (r.a.) şehitlik özlemiyle Uhud’a katılan bir kahraman… Topal bacağıyla şehit olup Cennete girmeye karar vermiş bir ihtiyar… Cahiliyye devrinde Yesrib’in (Medine’nin) ileri gelenlerinden Hazrec kabilesinin Seleme kolunun reisi… Cömertliği ile meşhur… Ayrıca putlara aşırı bağlılığıyla tanınıyordu… Onun İslâm’a girişi bir senaryo gibi şöyle cereyan etmiştir. Cahiliyye’de soylu kişilerin evlerinde put bulundurma âdeti vardı. Amr Bin Cemûh’un (r.a.) da ağaçtan yapılmış “Menât” adında bir putu vardı. Ona özel bir yer ayırmıştı. Sabah – akşam o puttan uğur diler ve felâket anlarında ondan medet beklerdi. Ona öylesine itina ile bakardı ki, güzel kokular sürer ve onu her gün temizlerdi. Onun temizliği, bakımı Amr’ın hayatının bir parçası olmuştu. Günlerini bu şekilde geçirirken Mekke’de yeni dinin geldiğini, İslâm’ın bir güneş gibi gönülleri aydınlattığını ve süratle yayıldığını duydu. Yesrib’ten (Medine’den) giderek bu dine girenlerin bile olduğunu haber aldı. Birinci ve ikinci Akabede Müslüman olanlar Medine’de çoğalmıştı. Amr bin Cemuh, O, genç muallim Mus’ab Bin Umeyr’in (r.a.) memleketlerine geldiğini öğrenince hanımı Hind’e “Çocukları sakın bu adamla (Mus’ab’la) görüştürme ” diye tenbihde bulundu. Hanımı da: ” Olur ama bu adamın anlattığı şeyleri oğlun Muaz’dan duymak istemez misin? dedi. O da ‘Muaz da mı dininden çıktı… ” diyerek şaşkın bir vaziyette Muaz’ı çağırttı ve “Bu adamın söylediklerinden biraz anlat” dedi. Hemen öğrendiği Fatiha süresini okumaya başladı. “- Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Hamd, âlemlerin Rabbı, merhametli olan, merhamet eden ve din gününün sahibi Allah’a mahsustur. (Rabbimiz’) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.” Babası: “Bu söz ne güzel! Bütün sözleri böyle mi?” dedi Muaz “Hepsi de birbirinden güzel babacığım! Sen de ona biat eder misin?” dedi. İhtiyar baba Amr biraz sükût etti. Birden cevap veremedi. Gönlüne bir ışık düşmüştü. Bir sıcaklık duymuştu ama “evet” diyemedi. Menât putuna bir danışayım dedi Bu arada hanımı Hind, diğer oğulları Muavvez ve Hallad genç muallim Mus’ab vasıtasıyla gönüllerini İslâm’la aydınlatmışlardı. Şimdi sıra babalarındaydı. Oğulları babalarının İslâm’a girmesi için neler yapmalıydı? Devamlı düşünüyor ve istişarelerde bulunuyorlardı. Babalarının hayatından o putu nasıl çıkaracaklardı? Bir gün arkadaşları Muaz Bin Cebel (r.a.) yanlarına geldi. Bu konu üzerinde onunla da istişare yaptılar. Neticede şu karara vardılar? Menât isimli putun hiç bir kimseye fayda ve zarar veremeyeceğini hatta kendisine gelecek zararı bile önleyemeyeceğini babalarına isbat edeceklerdi. Bunun için gece yarısı herkes uyurken putu alıp bir çukura attılar. Sabah olunca puthaneye giden Amr Bin Cemûh, Menâtı yerinde göremedi. Bağıra çağıra etrafı kolaçan etmeye başladı. Her tarafı aradı taradı. Putunu hiç ümit etmediği bir çukurda buldu. Şaşkın şaşkın onu aldı, temizledi ve güzel kokular sürerek tekrar yerine koydu. Ertesi sabah yine öyle bir çukurda buldu. Bu sefer, kendini koru diye putun boynuna bir de kılıç astı. Üçüncü gece de aynı şekilde putu pislikler içinde bulunca kendi kendine “Ey Menât Vallahi sen eğer tanrı olsaydın bu çukurda olmazdın. Kötülüğü kendinden uzaklaştırırdın” diyerek putunu kendi eliyle kırdı. Çok geçmedi İslâm’la şereflendi.
Amr b. Cemuh'un Uhud Seferine Katılışı
Amr b. Cemuh, topal ve aksaktı. Kendisinin yetişmiş, aslan gibi dört oğlu olup, Peygamberimiz Aleyhisselamla birlikte savaşlara katılırlardı. Peygamberimiz Aleyhisselam Uhud'a çıkacağı sırada Amr b. Cemuh da sefere katılmak istemiş, oğullarına: "Beni de sefere çıkarın!" demişti. Oğulları ise: "Sen cihadla mükellef değilsin! Yüce Allah seni mazeretli saydı. Oğulların Peygamber Aleyhisselamla birlikte gidiyorlar işte!" dediler. Amr b. Cemuh, oğullarına: "Siz benim Bedir savaşına çıkmama engel oldunuz! Uhud'a çıkmama da engel olmayınız! Siz, Bedir günü benim Cennete girmeme engel oldunuz! Vallahi, ben (bugün) sağ kalsam dahi, muhakkak, (bir gün şehit olup) Cennete gireceğim!" dedi. Sonra, hanımına da: "Bak hele! Cennete gidilirken, ben sizin yanınızda oturup duracağım ha!?" diyerek, hemen kalkanını aldı ve: Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldi: "Oğullarım beni Medine'de bırakmak istiyorlar, seninle birlikte savaşa çıkmaktan men ediyorlar! Vallahi, ben şu topallığımla Cennete ayak basmayı arzuluyorum!" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: "İyi ama Yüce Allah seni mazur görmüştür. Sana cihad farz değildir" buyurdu. Amr b. Cemuh: "Yâ Rasûlallah! Sen benim Allah yolunda ölünceye kadar savaşarak şehit olup Cennette şu topal ayağım düzelmiş olarak yürümemi uygun görmez misin?" dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet, uygun görürüm!" buyurdu. Ve Amr b. Cemuh'un oğullarına da: "Sizin ona engel olmanız gerekmez. Umulur ki, Allah onu şehitlikle nasiplendirir!" buyurdu. Amr b.Cemuh'un Duası
Amr b. Cemuh, kıbleye döndü ve: "Allah'ım! Bana şehitlik nasip et! Mahrum veya me'yus olarak ev halkımın yanına döndürme!" diyerek dua etti. Ve Ordu harekete geçmeden önce ailesine bir daha dönmemek üzere vedâ etti. Ordu ile birlikte üç oğlu ve Seleme oğullarından kalabalık bir toplulukla yola koyuldu. O, Uhud’da büyük kahramanlıklar gösterdi. Bir ara Resûlulah Efendimizin yanında ashab-ı kiram azalmıştı. O ise oğullarıyla birlikte müşriklere saldırıyor, sağlam ayağının üzerinde zıplaya zıplaya sağa sola kılıç sallıyordu. Bir taraftan da: Ben Cenneti istiyorum!.. “Ben Cenneti istiyorum!.. ” diye haykırıyordu. Şehâdet ve Cennet… Ne yüce hasret!… Ne güzel istek!.. Bu özlemle yaşamak ne seâdet!.. Allah’ım bizleri de şehâdet mertebesine ermeyi nasib et! Amîn. Baba ve oğul Hallad Resûlullah’ı müşriklerin saldırılarına ve ok yağmurlarına karşı bedenlerini siper ederek korudular. Sonunda ikisi de özlemini çektikleri mertebelere erdiler. Sevgili Peygamberimiz onların şehit olduğunu görünce: “Amr, oğlu ile beraber işte şimdi Cennete ayak bastılar.” buyurdu. Cenab ı Hak şefaatlerine nail eylesin. Amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder