Yükten kaçıp dağa doğru giden merkebe sahibi arkasından
bağırır: Behey şaşkın! Her tarafta yiyecek eşek arayan birçok kurtlar var. Gözümden
kaybolursan karşına güçlü bir kurt çıkar ve kemiklerini şeker gibi kıtır kıtır
yer. Böyle olmasa bile, her yerde ot bulamazsın, kış geliyor soğuktan donar
ölürsün. Gel sen ahıra dön, yük taşımaya katlan; ben de sana saman ve yem
vereyim, ahırda barındırayım. Çünkü senin canın benim elimde. Seni kullanmamdan,
yük ağırlığından kaçma! Seyisi kabul edip rahvan yürümeyi gönüllü olarak
öğrenen at, sultanların bineği olur. En harika yemlerle beslenir.
Hazreti Peygamber Sallallahü aleyhi ve sellem de nefis
katırlarına bakan seyistir. İnsanları eğitmek için gönderilmiştir. Allah’ın
emri ile insanları çağırıyor:
(Ey Muhammed!)
De ki: "Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O'na hiçbir
şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle
çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve
benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşru bir hak karşılığı olmadıkça, Allah'ın
haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin.
İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız."(En’am/151)
Yük taşımaktan
kaçan merkebin akıbeti kurtlara yem olmaktır. Kendisini yaratan rabbinin
davetinden kaçanların sonu ise ateştir. Oysa Allah kullarını esenliğe, huzura
ve ebedi mutluluğa çağırıyor.
“Allah, darüsselâma (esenlik yurdu
olan cennete) çağırıyor.” (Yunus/25)
Yerde ve göklerde bulunan her şey kendisi için yaratılan
insan, kendisinin da Allah’a ait olduğunu kabul ederse, yüceler yücesi
makamlara erişir. Geçici dünyada iyi bir yer elde etmek için bir üstteki
amirine elinden gelen bütün imkanı kullandığı halde, kendisini insan olarak
yaratan ve ebedi cennetle taltif etmek isteyen rabbine karşı severek ibadet
etmez mi?
Eğer aklını kullanarak evet derse ne mutlu ona. Kabul etmeyip
de firavun gibi baş kaldırırsa, sonu dünyada kızıl denizde boğulmak, ahirette
ise en şiddetli azaplara, ateşe duçar olmaktır.
Bu yazı, Mesnevi’nin 4. Defter 1995-2000 no’lu
beyitlerinden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder