Bir bey kölesi
Sungura:
- Altın’dan tas,
peştamal ve kil al da hamama gidelim. Köle:
- Baş üstüne,
deyip istenenleri alıp yola koyuldular. Yolda giderlerken bir cami’den ezan
sesi geldi. Köle efendisine:
- Beyefendi izin
verseniz de ezan okunmuşken şuracıkta namazımı kılıversem de devam etsek? der.
Patron, pek de
memnun olmazsa da izin verdi. Köle camiye girdi, patron da arabanın içinde
beklemeye başladı. Ancak cemaat namazını kılıp çıktığı halde köle çıkmayınca
cani sıkılan patron, caminin avlusuna geldi, pencere camına abanarak ta içeriye
baktı. Gördü ki, köle ellerini açmış duaya devam ediyor. Camı tıklatarak
seslenir:
- Herkes çıktı
ne duruyorsun, sen de çıksana!
Cevap ibretli:
- A Muhterem,
bırakmıyor ki çıkayım!
- Kim
bırakmıyor?
- Seni içeriye
bırakmayan!..
Bir düşünce alır
patronu.
- Seni içeriye
bırakmayan!..
Hemen orada
abdestini alıp camiye girdi ve yanına vardığı kölesi Sungur’a seslendi:
- İşte gördün
mü? Beni de bıraktı içeriye!
Yaşlı gözlerle
bakan şöyle dedi:
- Elbette
bırakır. Deminden beri boşuna mı gözyaşlarıyla dua ediyorum sanıyorsun. Senin
dışarıda kalmana gönlüm bir türlü razı olmadı, ellerimi açıp içeriye alınman
için dua ettim. Şükürler olsun ki, Rabbim kabul etti duamı da içeriye aldı,
dışarıda bırakmadı... (Mesnevi 3055- 3065 nolu beyitlerin tercümesinden)
İşte burada
birazcık duruyor ve diyorum ki:
- Şükürler olsun
Rabbimize ki, bizleri de dışarıda bırakmamış, içeriye kabul edilmişiz. Bunun
farkına varmalı, bu nimetin şükrü eda edilmeli, himmet ve hizmette asla ihmal
ve gerileme olmamalıdır. Yoksa nimet, şükür görmezse gider. Bu defa da
şükredenler alınır içeriye, etmeyenler kalır dışarıda.
Namazı kıldığımız
zaman namazımızın kabul edilip edilmediğini bilmiyoruz ama, bildiğimiz bir şey
vardır o da Rabbimizin huzuruna kabul edilişimizdir. Milyonlarca insan huzura
kabul edilmiyor!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder