11 Nisan 2020 Cumartesi

Kafirin küfrü de kader midir?



Bir adam Mevlana’ya: Hazreti Peygamber (s.). Hem “küfre rıza küfürdür” buyuruyor, hem de: “Müslüman her kazaya rıza göstermelidir” buyuruyor. Küfür ve nifak da Hakk’ın kazası değil midir? İkisinin arasındaki çözüm nedir? diye sormuş.
Mevlana şu fıkra ile cevap vermiş:
a-Kır sakallı bir adam berbere: yeni gelin alıyorum, sakalımdaki beyazları ayıkla! dedi. Berber sakalının tümünü kesip önüne koydu ve: benim acele bir işim çıktı, sen ayıkla!
 B- adamın biri Zeyd’e bir tokat attı. Zeyd de karşılık vermek istediğinde tokat atan adam: sana bir sorum var, onun cevabını ver, ondan sonra sen de bana vur. Sana vurduğumda şak diye bir ses geldi. Bu şak sesi benim elimden mi geldi, yoksa senin ensenden mi?
Zeyd: bunun acısı geçmedi ki oturup düşüneyim!
Madem senin derdin yok, sen onu düşünmeye devam et. Dert sahibinin bunu düşünecek hali ve vakti yok.
Bu iki fıkrada benim anladığım şudur: Rabbinin rızasına kavuşmak isteyen adam, böyle şeylerle meşgul olmaz, rabbimin rızasını nasıl kazanırım, derdinde olur ve elinden geldiği kadar Allah’ın emrettiklerini yapmaya, yasaklarından da kaçmaya çalışır. Hani şair demiş ya:
Kıl namazı, tut orucu, et niyaz; Mahşer günü kabul olmaz itiraz.
paylaş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder