12 Nisan 2020 Pazar

Mısır Fatihi Amr bin As (r.a.)



Amr b. As hakkında İbn-i Şümase el’Behrî  derki:
Vefat edeceği sıralarda Amr İbn-i As’ın yanına vardık. Yönünü duvara çevirdi ve uzun süre ağladı. Oğlu şöyle dedi: “Rasûlullah (s) seni şöyle şöyle müjdelemedi mi?”  O böyle deyince yüzünü bize doğru çevirdi ve:
- En büyük ve sevabı en çok azığımız, kelime-i şehâdettir. (En lâ ilâhe illallah ve enne Muhammeden Rasûlullah’tır.) Ben hayatımda üç merhale geçirdim.
1. dönemde, insanlar içinde en sevmediğim ve buğuz ettiğim kimse Rasûlullah’tı. Fırsatım olsaydı ve onu öldürebilseydim, beni bundan daha fazla memnun eden hiçbir şey bulunmazdı. Eğer o hal üzere iken ölseydim, direk cehenneme giderdim.
2. merhale, Allah kalbime İslam’ı koyunca, doğru Allah Rasûlüne geldim ve: “Uzat sağ elini, sana bîat edeyim” dedim. O sağ elini uzattı, elimi tuttu ve:
- Ne istiyorsun?” dedi.
- Sana bir şey şart koşmak istiyorum, dedim.
- Ne üzerine şart koşacaksın?
- Günahlarımın affedilmesini.
- Bilmiyor musun ki, İslam (dinine girmek), daha önceki günahları siler, yok eder ve Hac da kendinden önceki günahları siler, buyurdu.
Bundan sonra benim yanımda Rasûlullah’tan daha sevgili ve gözümde O’ndan daha büyük kimse olmadı. Öyle ki, azametinden ve saygımdan dolayı yüzüne bakamaz oldum. “Onu bize şöyle bir anlat” deseniz, anlatamam, anlatacak kelime bulamam. Çünkü ona bakarak gözümü bile doyuramadım. Eğer o hal üzereyken ölseydim, cennetlik olacağımı ümit ederdim.
3. Daha sonra birtakım görevlerde bulundum. Şimdi ise durumumun ne olacağını bilemiyorum. Ben ölünce sakın cenazeme Nâiha (ücret karşılığı ağıt yakan) getirmeyin; (cenazemin ilanı için) ateş yakmayın, beni defnettiğinizde kabrimin üzerine su dökün. Sonra kabrimin yanında, bir deve kesilip eti taksim edilecek kadar bekleyin ki, sizin orada bulunmanızdan destek ve kuvvet alayım da Rabbimin meleklerine güzel cevap verebileyim.[1]


[1]           Müslim, İman/54

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder