Orucun farziyyeti
Ramazan kelimesinin anlamı:
* Ramazan, yaz sonu, güz mevsiminden önce yağıp yeryüzünü
tozlardan temizleyen yağmur anlamına gelir. Onun için bu aya “İman sahiplerini
hata ve kusurlardan temizleyen” anlamına gelen Ramazan ismi verilmiştir.
* Güneşin sıcağı ile kızan ve basıldığı zaman ayakları yakan
taşlara ve kumlara Arapçada “Ramd” veya “Ramada” denir. Oruç tutanlar, açlık ve
susuzluk sebebiyle ıztırap çekerler. İşte Ramazan, oruç hararetiyle günahları
yakıp şok eden anlamına gelir.
Oruç İslâm'ın beş şartından
biridir. Allah'ın Kesin emridir. Farzıyyeti kitap ve sünnet ile sabittir. İnkar
eden kafir olur. Bu konuda Allahü Teâlâ
şöyle buyurur:
ياايهاالّذين
آمنوا كتب عليكم الصّيام كما كتب على الّذين من قبلكم لعلّكم تتقون ايّاماً
معدودات. مَعْدُودَاتٍ
فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرٖيضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَ
وَعَلَى الَّذٖينَ يُطٖيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكٖينٍ فَمَنْ تَطَوَّعَ
خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ وَاَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ
تَعْلَمُونَ* شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ
أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى
وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا
أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ
الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ
وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ*
Ey
iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, günahlardan korunasınız
diye, belirli günlerde oruç tutmak size de farz kılındı. Sizden kim hasta, ya da yolculukta
olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü
yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir.
Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla
verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin
için daha hayırlıdır.
O
Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet
rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her
kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta yahut yolculukta ise
tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık
diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden
dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz (Bakara:183 - 185)
عَنْ طَلْحَةَبْنِ عُبَيْدِاللهِ (ر.) اَنَّ اَعْْرَابِيَّا جَاءَ اِلى
رَسُولِ اللهِ (ص.) ثَائِرَالرّّأْسِ فَفَالَ: يَا رَسُولَ الله اَخْبِرْنِى
مَاذَافَرَضَ اللهُ عَلَيَّ مِنَ الصَّلاةِ؟ فَقَالَ: اَلصَّلَوَاتُ الْخَمْسُ
اِلاّاَنْ تَطَوَّعَ شَيْئًا. فَقَالَ: اَخْبِرْنِى مَافَرَضَ اللهُ عَلَيَّ مِنَ
الصِّيَامِ؟ فَقَالَ: شَهْرَ رَمَضَانَ اِلاّاَنْ تَطَوَّعَ شَيْئًا. فَقَالَ: اَخْبِرْنِى
مَافَرَضَ اللهُ عَلَيَّ مِنَ الزَّكَاةِ؟ فَقَالَ: فَاَخْبَرَهُ رَسُول اللهِ
(ص.) بِشَرَائِعِ الاسْلاَمِ. فَقَالَ: وَالَّذِى اَكْرَمَكَ لاَاَتَطَوَّعُ شَيْئًا
وَلاَاَنْقُصُ مِمَّا فَرَضَ اللهُ عَلَيَّ شَيْئَا. فَقَالَ رَسُولُ اللهِ (ص)
:اَفْلَحَ اِنْ صَدَقَ اَوْ دَخَلَ الْجَنَّةَ اِنْ صَدَقَ.
* Talha bin Ubeydullah r.a. der ki:
Saçı başı darma dağınık bir bedevî,
Hz. Peygamberin huzuruna gelerek şöyle dedi:
- Ya Rasûlallah! Allah bana ne
kadar namaz kılmamı farz ettiğini söyler misiniz? Efendimiz buyurdular ki:
- Beş (vakit) namazı. Ancak fazla
olarak nafile kılarsan ne âlâ.
- Oruçtan ne farz ettiğini söyler
misiniz?
- Ramazan ayı orucunu tutmanı.
Ancak nafile olarak tutarsan kendin bilirsin.
- Zekat olarak ne vermemi farz
etti? dedi. Rasûlullah da İslâm'ın emirlerini tek tek söyledi. Sonra o adam
şöyle dedi:
- Sana (Peygamberlik) ikram eden
zat'a yemin ederim ki, fazla olarak hiç nafile yapmam, Allah'ın üzerime farz
kıldığı şeylerden hiç birini de asla eksik yapmam. Bunun üzerine Hz, Peygamber
s.a.v. şöyle buyurdu: “Eğer doğru
söylüyorsa kurtuldu.” Veya "Doğru söylüyorsa cennete girdi."[1]
عن اَنَسِ بْنِ مَالِكٍ(ر) قال: نُهيناَ اَنْ نَسْاَلَ رَسُولَ الله ص.
عَنْ شَيْئٍ فَكَانَ يُعْجِبُنَا اَنْ يَجِئ الرَجُلُ الْعَاقِلُ مِنْ اَهْلِ الْبَاديةِ
فَيَسْاَلَهُ وَنَحْنُ نَسْمَعُ فَجَاء رَجُلٌ مِنْ اَهْلِ الْبَاديةِ فَقَال: يَا
مُحَمَّدُ اَتَانَا رَسُولُكَ فَزَعَمَ لَنَا اَنَّكَ تَزْعُمُ اَنَّ اللهَ
اَرْسَلَكَ. قَالَ صَدَقَ. قَالَ: فَمَنْ خَلَقَ السَّمَاءَ؟ قَال: اَللهً. قَالَ:
فَمَنْ نَصَبَ هَذِهِ الْجِبَالَ وَجَعَلَ فِيهَا مَا جَعَل؟ قَالَ: اَللهُ. قَالَ: فَبِالَّذِى خَلَقَ
السَّمَاءَ وَخَلَقَ الارْضَ وَنَصَبَ هَذِهِ الْجِبَالَ آللهُ اَرْسَلَكَ؟ قَالَ:
نَعَمْ. قَالَ: وَزَعَمَ رَسُولُكَ اَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى يَومِنَا
وَلَيْلَتِنَا. قَالَ: صَدَقَ. قَالَ: فَبِالَّذِى اَرْسَلَكَ آللهُ اَمَرَكَ
بِهذَا؟ قَالَ: نَعَمْ. قَالَ: وَزَعَمَ رَسُولُكَ اَنَّ عَلَيْنَا زَكَاةً فِى
اَمْواَلِنَا. قَالَ: صَدَقَ. قَالَ: فَبِالَّذِى اَرْسَلَكَ آللهُ اَمَرَكَ
بِهذَا؟ قَالَ: نَعَمْ. قَالَ: وَزَعَمَ رَسُولُكَ اَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرِ
رَمَضَانَ فِى سَنَتِنَا. قَالَ: صَدَقَ. قَالَ: فَبِالَّذِى اَرْسَلَكَ آللهُ
اَمَرَكَ بِهذَا؟ قَالَ: نَعَمْ.قَالَ: وَزَعَمَ رَسُولُكَ اَنَّ عَلَيْنَا اَنَّ
عَلَيْنَا حَجَّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَبِيلاً. قَالَ: صَدَقَ.
قَالَ: ثُمَّ وَلَّى. قَالَ: وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَاَزِيدُ
عَلَيْهِنَّ وَلاَاَنْقُصُ مِنْهُنَّ. فَقَالَ النَّبِىُّ (ص.) لَاِنْ صَدَقَ
لَيَدْخُلَنَّ الْجَنَّةَ. وَزَادَ فِي رِوَايَةٍ. فَقَالَ الرَّجُلُ: آمَنْتُ
بِمَا جِئْتَ بِهِ وَاَنَا رَسُولُ مَنْ وَرَائى مِنْ قَوْمِى وَاَنَا ضِمَامُ
بْنُ ثَعْلَبَةَ اَخُو بَنِى سَعْدِبْنِ بَكْر.
* Enes bin Malik r.a. der ki:
Hz. Peygambere soru sormaktan
nehyedilmiştik. Bunun için, isterdik ki aklı başında bir bedevî gelsin de Hz.
Peygambere bazı şeyler sorsun, biz de dinleyip öğrenelim. Bir ara bedevilerden
bir adam geldi ve dedi ki:
- Y Muhammed! Senin elçin bize
geldi ve senin, Allah'ın seni peygamber olarak gönderdiğini söylediğini,
söyledi?
- Doğru söylemiştir, buyurdu.
- Peki, Göğü kim yarattı? dedi.
- Allah yarattı, buyurdu.
- Yeri kim yarattı? dedi.
- Allah, buyurdu.
- Dağları kim yerleştirdi ve
üzerlerindekileri kim yarattı?
- Allah, buyurdu.
- Öyleyse, şu göğü yaratan, yeri
yaratan ve dağları yerleştirip diken hakkı için ant veriyorum. Seni (Peygamber
olarak) Allah mı gönderdi? diye sordu.
- Evet, buyurdu.
Senin gönderdiğin elçin bize, Bir
gün ve bir gecemizde üzerimize beş (vakit) namaz kılmamız farz olduğunu,
söyledi?
- Doğru söylemiştir, buyurdu.
- Seni gönderen adına and
veriyorum, bunu Allah mı emretti?
- Evet, buyurdu.
- Senin elçin, Mallarımızın zekatı
olduğunu söyledi?
- Doğru söylemiştir.
- Seni gönderen adına and
veriyorum, bunu Allah mı emretti?
- Evet, buyurdu.
- Senin elçin, senede Ramazan
ayında oruç tutmamız gerektiğini, söyledi?
- Doğru söylemiştir, buyurdu.
- Seni gönderen adına and
veriyorum, bunu Allah mı emretti?
- Evet, buyurdu.
- Senin elçin, gücü yeten kimseye,
Kâ'beyi hac yapmamızın gerektiğini söyledi?
- Doğru söylemiştir, buyurdu.
Ravî derki, adam geri döndü ve
şöyle diyerek çekip gitti: "Seni hak ile gönderen zat'a yemin ederim ki,
bunların üzerine hiç bir şey fazla da yapmam, bunları eksik de yapmam."
Bunun üzerine Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyurdu:
-Eğer doğru söyler, dediğini
yaparsa, cennete girer. Diğer bir rivayette de: “Senin getirdiğin şeye iman
ettim, inandım; ben de, benim arkamdaki kavmime elçiyim. Benim adım (Sa‘d b.
Bekrin kardeşi) Dımam ibn-i Sa‘lebe’dir, dedi. [2]
عَنْ اَبِى هُرَيْرَةَ (ر) عَنِ النَّبِيِّ (ص.) قَالَ: اَتَاكُمْ
رَمَضَانُ شَهْرٌ مُبَارَكٌ فَرَضَ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْكُمْ صِيَامَهُ
تُفَتَّحُ فِيهِ اَبْوَابُ السَّمَاءِ وَتَغَلَّقُ فِيهِ اَبْوَابُ الْجَحِيمِ
وَتَغَلُّ فِيهِ مَرَدَةُ الشَّيَاطِينِ. للهِ فِهِ لَيْلَةٌ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ
شَهْرٍ مَنْ حُرِمَ خَيْرَهَا فَقَدْ حُرِمَ
* Ebû Hüreyre r.a. Hz. Peygamber
s.a.v.in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
- Mübarek bir ay olan Ramazan ayı
üzerinize geldi. Allah Azze ve Celle onda oruç tutmanızı üzerinize farz kıldı. Onda
semanın kapıları açılır, cehennemin kapıları kilitlenir ve azgın şeytanlar
zincire vurulur. Onda (Ramazanın içinde) bir gece vardır ki (o gecede yapılan
ibadet) bin geceden daha hayırlıdır. Ramazanın bu hayır ve bereketinden mahrum
olan ne büyük şey kaybetmiş olur. [3]
"بُنِيَ
الاِسْلاَمُ عَلَى خَمْسٍ. شَهاَدَةِ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّاللهُ وَاَنَّ
مُحَمَّداً رَسُولُ اللهِ وَاِقاَمِ الصَّلاَةِ وَاِيتاَءِ الزَّكاَةِ وَالْحَجِّ
وَصَوْمِ رَمَضاَنَ
* Abdullah bin Ömer (ra)den rivayete göre
Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: İslâm beş şey üzerine bina olunmuştur.
Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hazreti Muhammedin Allah’ın kulu ve Rasûlü
(elçisi) olduğuna şahadet etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekat vermek,
haccetmek ve ramazan orucunu tutmaktır.[4]
عََن ابْنِ عَبّأسٍ (ر) قالَ: جاَءت اِمرَاَة
اِلى رَسُولِ اللهِ (ص) فَقَالَتْ: يَا رَسُولَ الله اِنَّ اُمِّى مَاتَتْ
وَعَلَيْهاَ صَومُ نَذْرٍ اَفَاَصُومُ عَنْهاَ؟ قاَلَ: اَرَاَيْتِ لَوْكَانَ عَلى
اُمِّكِ دَيْنٌ فَقَضَيْتِهِ اَكاَنَ يُوءَدِّى ذلِكِ عَنْهَا؟ قاَلَتْ نَعَمْ
قاَلَ: فَصُومِى عَنْ اُمِّكِ.
İbn-i Abbas (r.a)den rivayete göre, bir kadın
Hz. Peygamber (s.)e gelerek: “Ya Rasûlallah! Annem vefat etti. üzerinde nezir
(adak) borcu vardı. Ben onun yerine tutabilir miyim? diye sordu. Efendimiz
buyurdular ki: “Eğer annenin birine borcu olsaydı ve sen onu ödeseydin; onun
borcu ödenmiş olmaz mıydı?” Kadın: “Evet” dedi. Efendimiz: “Öyleyse onun yerine
oruç tut” buyurdu.[5] İmam
Şafiî (rahmetullahi aleyh) bu hadisi delil alarak bir kimsenin başkası adına
oruç tutabileceği ictihadında bulunmuştur. Ebu Hanifi (rahmetullahi aleyh ise)
bedeni ibadetlerde vekalet caiz değildir. gücü yeten tutar, yetmeyen ise fidye
verir. fidye vermeye de gücü yetmeyen Allah’tan af diler, der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder