Bir kadın her yıl bir oğlan doğuruyor ama çocuklar üç dört
ay içinde ölüveriyorlardı. Kadın: “Allah’ım! Dokuz ay yüklüyüm fakat nimetlerin
gökkuşağından çabuk geçiyor” diyordu. Bu şekilde tam yirmi çocuk kabire
gönderdi. Ana-babanın ciğerleri yanıp tutuşuyordu. Sonunda kadın rüyasında,
ölümsüz, yemyeşil bir bahçe gördü ki dünyadaki en güzel bahçeler onun müjdesine
bile değmez. Aynı rüyayı kocası da görüp mest olup kendilerinden geçtiler.
Orada bir köşkün üzerinde kendi adının yazılı olduğunu
gördü. Sonra ona dediler ki: Bu nimet, Hak yolunda sadakatle canını vermeye
hazır olanlara aittir. Bu ziyafetten yararlanabilmen için çok hizmet etmen
gerekiyordu. Sen tevekkülde biraz tembel olduğun için Allah karşılık olarak
sana bu musibetleri verdi. Yani çocuklarını küçükken elinden aldı.
Bunu duyan kadın: “Ya rabbi! Bana yüz yıl, hatta daha uzun
süre böyle dert ve sıkıntı ver” dedi. Bir de baktı ki çocukları o bahçede
oynuyorlar. Elbette sevinci yüz kat daha arttı. Burada Bir ayetin müjdesine
işaret vardır:
“Dünyada) iman edenlere ve
zürriyetleri de iman edib kendilerine uyanlara, (ahirette) zürriyetlerine
kavuştururuz. (Onları da, baba ve dedeleri gibi cennete koruz ve derecelerini
yükseltiriz.) Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden hiç bir şey
eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır, (iyi amel işlerse kurtulur, değilse
helâk olur.” (Tur/21) (Mesnevi
3400-3415 no’lu beyitlerin şerhinden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder