14 Nisan 2020 Salı

Yirmi tane çocuğunu mezara gönderen annenin hikayesi



Bir kadın her yıl bir oğlan doğuruyor ama çocuklar üç dört ay içinde ölüveriyorlardı. Kadın: “Allah’ım! Dokuz ay yüklüyüm fakat nimetlerin gökkuşağından çabuk geçiyor” diyordu. Bu şekilde tam yirmi çocuk kabire gönderdi. Ana-babanın ciğerleri yanıp tutuşuyordu. Sonunda kadın rüyasında, ölümsüz, yemyeşil bir bahçe gördü ki dünyadaki en güzel bahçeler onun müjdesine bile değmez. Aynı rüyayı kocası da görüp mest olup kendilerinden geçtiler.
Orada bir köşkün üzerinde kendi adının yazılı olduğunu gördü. Sonra ona dediler ki: Bu nimet, Hak yolunda sadakatle canını vermeye hazır olanlara aittir. Bu ziyafetten yararlanabilmen için çok hizmet etmen gerekiyordu. Sen tevekkülde biraz tembel olduğun için Allah karşılık olarak sana bu musibetleri verdi. Yani çocuklarını küçükken elinden aldı.
Bunu duyan kadın: “Ya rabbi! Bana yüz yıl, hatta daha uzun süre böyle dert ve sıkıntı ver” dedi. Bir de baktı ki çocukları o bahçede oynuyorlar. Elbette sevinci yüz kat daha arttı. Burada Bir ayetin müjdesine işaret vardır:
“Dünyada) iman edenlere ve zürriyetleri de iman edib kendilerine uyanlara, (ahirette) zürriyetlerine kavuştururuz. (Onları da, baba ve dedeleri gibi cennete koruz ve derecelerini yükseltiriz.) Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden hiç bir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır, (iyi amel işlerse kurtulur, değilse helâk olur.” (Tur/21) (Mesnevi 3400-3415 no’lu beyitlerin şerhinden)    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder