29 Nisan 2020 Çarşamba

Hazreti Hatice'nin Cebrail Hakkındaki Bir Denemesi



Hazreti Peygamber Sallallahü aleyhi ve sellem’e ilk vahy gelmiş, o da gördüklerini ve duyduklarını eşi Hazreti Hatice’ye anlatmıştı. Hazreti Hatice annemiz de bu duyduklarını amcasının oğlu Varaka’ya anlatmıştı.
Varaka b. Nevfel, Hz. Hatice'ye: "Cebrail; Allah ile peygamberler arasında, Allah'ın emînidir. Sen, Muhammed'i, görmüş olduğu şeyleri gördüğü yere kadar götür. Kendisine gelen şey gelince, başını saçını aç! Eğer o Allah tarafından ise, Muhammed gördüğü şeyi göremez!" dedi. Hz. Hatice öyle yaptı.
Peygamberimiz (a.s.)a: "Ey amcamın oğlu! Şu sana gelen sahibin (Melek) geldiği zaman, bana haber verebilir misin?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.): "Evet! Haber verebilirim!" buyurdu. Hz. Hatice: "Öyle ise, o sana gelince bana haber ver!" dedi. Peygamberimiz (a.s.): "Ey Hatice! İşte, Cebrail yanıma geldi" buyurdu. Hz. Hatice: "Kalk, gel de ey amcamın oğlu! Sol dizimin üzerine otur!" dedi. Peygamberimiz (a.s.) oturunca, Hz. Hatice: "Onu görüyor musun?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.): "Evet! Görüyorum!" buyurdu. Hz. Hatice: "Kalk da sağ dizimin üzerine otur!" dedi. Peygamberimiz (a.s.), kalkıp onun sağ dizinin üzerine oturdu. Hz. Hatice: "Onu yine görüyor musun?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.): "Evet! Görüyorum!" buyurdu. Hz. Hatice: "Kalk da, kucağıma otur!" dedi. Peygamberimiz (a.s.), kalkıp onun kucağına oturdu. Hz. Hatice: "Onu hâlâ görüyor musun?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.): "Evet! Görüyorum!" buyurdu. Hz. Hatice, başından başörtüsünü açtı ve: "Yine onu görüyor musun?" diye sordu. Peygamberimiz (a.s.): "Hayır! Görmüyorum!" buyurdu. Bunun üzerine, Hz. Hatice: "Ey amcamın oğlu! Sebat et! Müjdeler olsun ki, vallahi, bu sana gelen melektir; şeytan değildir!" dedi. ( İbn İsJıak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 255)
)حديث مرفوع حديث موقوف) عَنْ أَبِي سَلَمَةَ ، قَالَ : قَالَتْ عَائِشَةُ : رَأَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَاضِعًا يَدَيْهِ عَلَى مَعْرَفَةِ فَرَسِ دِحْيَةَ الْكَلْبِيِّ ، وَهُوَ يُكَلِّمُهُ . قَالَتْ : قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ! رَأَيْتُكَ وَاضِعًا يَدَيْكَ عَلَى مَعْرَفَةِ فَرَسِ دِحْيَةَ الْكَلْبِيِّ ، وَأَنْتَ تُكَلِّمُهُ ؟ ، قَالَ : " أَوَ رَأَيْتِيهِ ؟ " . قَالَتْ : نَعَمْ . قَالَ : " ذَاكَ جِبْرِيلُ ، وَهُوَ يُقْرِئُكِ السَّلامَ " ، قَالَتْ : وَعَلَيْهِ السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ، جَزَاهُ اللَّهُ مِنْ صَاحِبٍ وَدَخِيلٍ خَيْرًا ، فَنِعْمَ الصَّاحِبُ ، وَنِعْمَ الدَّخِيلُ " ، قَالَ سُفْيَانُ : الدَّخِيلُ : الضَّيْفُ
Ebu seleme (r.a) den: Hazreti Aişe (r.a.) şöyle dedi: Resûlullah (s.)i, elini, Dıhyetü’l-Kelbî’nin atının yelesinin üzerine koymuş olduğu halde onunla konuşuyorken gördüm. Ya Rasûlallah! Seni, elini Dıhyetü’l-Kelbî’nin atının yelesinin üzerine koymuş olduğu halde onunla konuşuyorken gördüm, dedim. “Sen gördün mü” dedi. “Evet” dedim. “o Cibrîl’dir, sana selam söylüyor” dedi. Ben de: “ Ve aleyhisselam, ve rahmetullahi ve berekâtühû, Allah ev sahibine de, misafirini de iyilikler, hayırlar versin; ne güzel ev sahibi, ne güzel misafir” dedim. (Ahmed 6/146)

وعن ابن عباس قال : كنت مع أبي عند رسول الله - صلى الله عليه وسلم - وعنده رجل يناجيه ، فكان كالمُعْرِضِ عن أبي ، فخرجنا من عنده ، فقال أبي : أي بني ، ألم تر إلى ابن عمك كالمُعرِض عني ؟ فقلت : يا أبت ، إنه كان عنده رجل يناجيه . قال : فرحنا إلى النبي - صلى الله عليه وسلم - فقال أبي : يا رسول الله ، قلت لعبد الله كذا وكذا ، فأخبرني أنه كان عندك رجل يناجيك ، فهل كان عندك أحد ؟ فقال رسول الله - صلى الله عليه وسلم - : " وهل رأيته يا عبد الله ؟ " . قلت : نعم . قال : " فإن ذلك جبريل - عليه السلام - هو الذي شغلني عنك

Abdullah b. Abbas da der ki: "Babam Abbas'la birlikte, Resûlullah (a.s.)ın yanında idim. Resûlullah (a.s.)ın yanında da, bir adam bulunuyor ve onunla fısıldaşıyordu. Resûlullah (a.s.) babamdan yüz çevirmiş gibi idi (Onunla pek ilgilenmiyordu). Resûlullah (a.s.)ın yanından, dışarı çıktık. Babam, bana: 'Oğulcuğum! Amcanın oğlunun, benden yüz çevirir gibi olduğuna dikkat etmedin mi?' dedi. Ben: 'Babacığım! O, yanında bulunan bir adamla fisıldaşıyordu' dedim. Bunun üzerine, hemen Resûlullah (a.s.)ın yanına döndük. Babam: 'Yâ Rasûlallah! Abdullah'a şöyle şöyle söylemiştim. O da, senin yanında bulunan bir adamla fısıldaşdığını bana haber verdi. Senin yanında bir kimse var mıydı?' dedi. Resûlullah (a.s.), bana: 'Ey Abdullah! Sen onu gördün mü?' diye sordu. Ben: 'Evet! Gördüm' dedim. Resûlullah (a.s.): 'İşte o, Cebrail idi. Seninle ilgilenmekten, beni o meşgul etti!' buyurdu. (Ahmed 1/294)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder